"ملحمية" - Translation from Arabic to Turkish

• destansı
• efsanevi
• epik
• efsane
• destansıydı

Atalarımızın, şimdiye kadar yapılmış en destansı yolculuktaki ayak izlerinde, benimle gelin.
كونوا معي في تقفّي أثر أسلافنا في أكثر مغامرة ملحمية تم خوضها

Bu turta hakkında destansı bir şiir yazmak istiyorum.
أعتزم كتابة قصيدة ملحمية عن هذه الفطيرة المدهشة.

Bu dudakla ilgili destansı bir şiir yazabilirim.
يمكنني أن أكتب قصيدة ملحمية عن هذه الشفة.

İkinizin efsanevi bir aşk yaşadığını düşünüyorsun ancak tüm sahip olduğunuz, bahaneler.
تظني ان ما بينكما هي قصة حب ملحمية ولكن كل ما لديكم هي أعذار

Haftasonu efsanevi bir havuz partisi düzenliyorum.
لديَّ بعطلة نهاية الأسبوع حفلة ملحمية بحمام السباحة

Yani okyanusta yeni bir epik yolculuk olmayacak.
وعليه فلن تكون هناك رحلة ملحمية أخرى في المحيط.

efsane, cinsel birleşmeyi, her erkeğin rahime yani kendisini doğuran o karanlık potaya yapması gereken epik bir yolculuk olarak tasvir eder"
تتخيّل الأسطورة إتّصال جنسي كرحلة ملحمية وذلك على الرجل أن يعود إلى الرحم البودقة المظلمة التي فقّسته

Bazı aşk hikâyeleri destansı değildir; kısa hikâyelerdir.
بعض قصص الحبّ التاريخيه ليسوا بروايات ملحمية بعضها قصصَ قصيرةَ

Benim için endişelenme destansı hafta sonu planım var.
لاتقلقوا بخصوصي خطّطت لعطلة نهاية أسبوع ملحمية

Mavi Kazlar bir kıtayı aşacakları o destansı yolculuğa çıkmak üzereler.
عائلة من اوز الثلوج سيبدأون قريبا رحلة ملحمية

Şu ana kadar yapmış olduğun en destansı partiyi kaçıracaksın.
سوف تفوتك أكثر الحفلات ملحمية في تاريخ اقامتنا للحفلات

Son kez olduğunu bilmek bunu çok şey yaptı... destansı.
معرفة أن هذه المرة .. الأخيرة جعلتها . ملحمية

Bizimki destansı bir aşk hikâyesiydi ve muhtemelen gözyaşlarımda boğulmadan bir cümle söyleyemeyeceğim.
قصتنا كانت قصة حب ملحمية وعلى الأرجح لن أستطيع أن أنطق منها كلمة بدون أن أختفي في بركة من الدموع

Şimdi, ölümden sonra olanlara dair inançlarımızı ve nedenlerini keşfedeceğimiz destansı bir yolculuğa başlıyorum.
أعكفُ الآن على مُغامرة ملحمية لاكتشاف مانعتقد أنهُ قابع ..خلف الموت و لماذا

Güneyli, çok kuşaklı ailenin, destansı hikâyesi.
إنها قصة ملحمية متعددة الأجيال لعائلة جنوبية

Sadece birkaç saattir çalışıyorum ve şimdiden destansı bir cinayet soruşturmasının merkezindeyim.
لقد بدأت بالعمل فقط من بضع ساعات وأنا فعلياً في مركز التحقيق في جريمة قتل ملحمية

Cumartesi bir işin var mı bilmiyorum ama Tepeler'de efsanevi bir parti düzenliyorum.
لكني لديّ حملة ملحمية بحمام السباحة بالهضبة

Aklımda efsanevi bir konuşma vardı, ne kadar berbat biri olduğunla ilgili bir çok sebep sayacaktım.
كان لدي محادثات ملحمية معك في ذهني لأخبرك جميعها فحسب العديد ، العديد من الأسباب

Zod'la yıllar içinde epey efsanevi savaşlarımız oldu.
زود وأنا، كان لدينا بعض المعارك ملحمية جميلة على مر السنين.

En büyük eserini ancak 50'li yaşlarının sonuna geldiğinde yayınlatabildi: Şövalye romanlarına dair epik bir hiciv.
لم يلمع نجمه حتى آواخر الخمسينيات من عمره حين نُشرت أعظم أعماله: رواية ملحمية تسخر من روايات الفروسية.

Yüzlerce yıl önce, efsane bir savaşla kötülükten kurtuldu.
حرّر المئات من طاغية الظلام قبل سنوات في حرب ملحمية

Düşünsene, Kable, beraber atlattığımız şeyler ne kadar da destansıydı.
فكّر في ذلك يا (كيبل), الصعاب التي واجهناها معاً, يا لها من دورة ملحمية يا رجل