Petrol endüstrisi eskiden olduğundan daha temizdi, ama körfezin bazı bölümleri hala kirli geçmişteki efsanevi büyük sızıntılar yüzünden. | Open Subtitles | الصناعة النفطية أكثر ،نظافةً ممّا كانت عليه لكن أجزاء من الخليج بقيَت ملوثة بسبب بقايا التسربات الكبيرة في الماضي |
SODIS'te, temiz plastik şişeler kirli su ile doldurulur ve 6-8 saat arası güneş ışığına maruz bırakılır. | TED | في سوديس، يتم ملء زجاجات المياه الشفافة بمياه ملوثة ثم يتم تعريضها لأشعة الشمس من ست إلى ثمان ساعات. |
Ve hava onlara zarar veriyor, kirlenmiş arazide yetişmiş besin onları zehirliyor. | TED | والهواء يؤذيهم، والغذاء الذي نما من تربة ملوثة يصيبهم بالتسمم. |
Annemin paniğini gören doktor sperm bulaşmış bir domates tarafından gebe bırakıldığını ona söylemeye cesaret edemedi. | Open Subtitles | وفي مواجهة الذعر أمي، الطبيب لم أكن أجرؤ على أقول لها وقالت أنها قد تم المشربة جانب طماطم ملوثة. |
Bozulmuş örnekler dışında, dokular ustaca kesilmiş. | Open Subtitles | ما عدا العينات الملوثة هذا العظام المتبرعة ملوثة جداً |
mikroplu içme suyu kaynaklarına gelen insanlar buradaki suyu hemen orada içebilir veya ailelerinin kullanımı için taşıyabilirler. | TED | الناس سوف يأتون إلى تلك الأماكن حيث لديك مياه شرب ملوثة, يحضرونها ثانية إلى الأسرة, و ربما يشربون من تلك المصادر. |
Okyanuslar o kadar kirlendi ki yüzgeçlerinden birinde eski bir lastik bulmadığımıza şaşırdım. | Open Subtitles | هذه المحيطات ملوثة للغاية؟ يفاجاني أنني لم اجد اطارا باليا معلقا حول احدى زعانفه |
Eğer öyleyse, şimdi başlayıp son zehirli şişeyi bulana dek sürer. | Open Subtitles | لو إضطررنا سنفعلها زجاجة بعد آخرى حتى نجد كل زجاجة ملوثة |
Evet, ama güvenli bölgeden çıkar çıkmaz, kirli bölgeye girecek. | Open Subtitles | نعم، ولكن بمجرد أن يخرج من المنطقة الامنة سيكون في منطقة ملوثة |
Arabayı bomba yapmışlar. Alman yapımı. kirli bomba. | Open Subtitles | أنها موضوعة في سيارة ألمانية الصنع و أنها ملوثة |
Bu arada şehirleriniz çok kirli." | TED | وبالمناسبة، مدنكم هي في الحقيقة ملوثة." |
Eğer toprak bu kadar zamandır kirlenmiş ise sandığımızdan daha fazla sızıntı yapan kutular var demektir. | Open Subtitles | إذا كانت التربة ملوثة على هذا البعد الكبير فلا بد من أن التسرب قد أدرك عدداً أكبر مما اعتقدنا من الحاويات |
Dikkat. kirlenmiş madde aktarımı yapılıyor. | Open Subtitles | إنتباه كل المستويات , مواد ملوثة يتم نقلها الأن |
Tüm seviyelerin dikkatine. kirlenmiş madde aktarımı yapılıyor. | Open Subtitles | إنتباه كل المستويات مواد ملوثة يتم نقلها |
Kanımca, onları kaybettik, efendim. Tüm guruba bulaşmış. | Open Subtitles | رأيي سيدي، أظن بأننا فقدناهم الدفعة بأكملها، إنها ملوثة |
Bozulmuş gıdalardan ya da böcek ısırığından olabilir. | Open Subtitles | قد يكون أي شيء، موؤن ملوثة أو عضة حشرة.. |
Yerinde olsam yapmazdım. Sana mikroplu numune vermek istemem. | Open Subtitles | من الافضل أن لا تفحصني, أنا لا أُريد أن أُعطيكَ عينة ملوثة |
Seni korumaya çalıştık ama kulakların onların diliyle kirlendi. | Open Subtitles | نحن نحاول حمايتك، لكن آذانك ملوثة بواسطة لغتهم |
Su zehirli olsaydı, ben de hastalanmaz mıydım? | Open Subtitles | إن كانت المياه ملوثة ألم أكن سأمرض أيضاً؟ |
Büyük daireler daha pis. Bundan birkaç şey öğrendim. | TED | بالنسبة للدوائر الأكبر فهي ملوثة. و قد تعلمت عدة أمور من هذه البيانات. |
Zincir bir hastanenin kasıtlı olarak kusurlu bir kalça protezi takmasıyla devam ediyorum. | Open Subtitles | بالإنتقال للسلسلة الطبية التي تزرع أطراف صناعية ملوثة عن عمد |
Olmaması gerektiği halde yine de enfekte olmuş bir arı kovanı var. | Open Subtitles | رغم ذلك هناك خلية نحل ملوثة في مكان، المفروض لا توجد فيه |
Hayır. Hayır, Enfeksiyon kapmış. | Open Subtitles | لا ، لا ، إنها ملوثة |
Sen kirlendin, Meryem. Günahın böyük. | Open Subtitles | أنتِ ملوثة يا مريم، لقد إرتكبتِ إثماً كبيراً. |
Sana bulaşmadığından ya da Enfeksiyon kapmadığından her şekilde emin olmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نتأكد من أنك لست ملوثة أو مصابة بأي شكل. |
Hepsine hastalık bulaştırıldı, değil mi? | Open Subtitles | ولكنها ملوثة جميعها، أليس كذلك؟ |