Ben bu dizinin yaratıcı danışmanıyım, Bu da demek oluyor ki bana danışılmadan yaratıcı birşey yapılmamalı. | Open Subtitles | أتعرف، أنا مستشار الأفكار الخلاقة لهذا المسلسل مما يعني أنه لا يجب حدوث شيء خلاق بدون استشارتي |
Ortak geçiş kağıdı alabildim. Bu da demek oluyor ki size refakat etmem gerekecek. | Open Subtitles | لم أستطع سوى إحضار تصريح نقل مرافق مما يعني أنه يجب أن أصحبها |
Ortak geçiş kağıdı alabildim... Bu demek oluyor ki size refakat edeceğim. | Open Subtitles | لم أستطع سوى إحضار تصريح نقل مرافق مما يعني أنه يجب أن أصحبها |
Bu demek oluyor ki o şey dışarıdayken biz çıkamayız. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا أحد منا سيخرج من هنا بينما هذا الشيء بالخارج |
MM: Tamam, içeriğin hazır olduğu söylendi, Bunun anlamı görüntüyü gösterebiliriz ve işte buradasınız. | TED | م.م. : حسناً إذاً ، قيل لي أننا مستعدون ، مما يعني أنه بإمكاننا الآن توجيه الشاشة على الصورة ، وها أنتم. |
Bu da demek ki içine pil koymak zorunda. | Open Subtitles | مما يعني أنه كان عليها أن تضع بطاريات بداخله |
Bu katilin solak olduğu anlamına geliyor. İyi, bu ilginç. | Open Subtitles | مما يعني أنه يستخدم الشمال هذا مثير للأهمية |
Birçok eyalette zencilerin doğum tarihleri belli değildir Bu da demek oluyor ki benimki de öyle. | Open Subtitles | بمعظم الولايات حرم الزنوج من شهادات الميلاد مما يعني أنه يمكنني أن أكذب بخصوص عمري لبقية حياتي |
Bu da demek oluyor ki o denizaltı ayrıldığında, bir daha geri dönemeyecek. | Open Subtitles | مما يعني أنه برحيل الغواصة لا يمكنها العودة |
Ve Bu da demek oluyor ki, burada kalamayiz. Daha çok gelen var! | Open Subtitles | مما يعني أنه لا يمكننا البقاء هنا هم قادمون |
Bu da demek oluyor ki, yatırımını korumak için direnecek. | Open Subtitles | مما يعني أنه عنده من العدة و العتاد ما يكفيه لحماية استثماره |
Bence suçlu olduğunu düşündüğü kişileri cezalandırıyor Bu da demek oluyor ki onlarca potansiyel kurban olabilir. | Open Subtitles | أظن أنها تعاقب من تظن أنه مذنب مما يعني أنه هناك الكثير من الضحايا المتوقعين |
Bu da demek oluyor ki, burada terbiyeli olacaksınız. | Open Subtitles | مما يعني أنه عليك أن تتصرف بشكل لائق في المناسبات المتعلقة بكليتنا |
Bu demek oluyor ki bunun yarısı bir zamanda Checkmate tüm veritabanımı çekebilir. | Open Subtitles | مما يعني أنه في نصف ذلك الوقت يمكن لـ''مات الشاه'' أن يحصلوا على بيانات فريقي بالكامل |
Bu demek oluyor ki; hayatını değiştirebileceğin koca bir haftan var. | Open Subtitles | مما يعني أنه لديك أسبوع كامل لتفعل شيئ بحياتكَ |
Komisyonlar isteğe bağlıdır, Bu demek oluyor ki benim elimde. | Open Subtitles | اللجان هي تقديرية، مما يعني أنه متروك لي |
bizim dört gözle beklediğimiz ses kapının kapanmasıydı. Bunun anlamı gittiği ve asla geri dönmeyeceğiydi. | TED | حسنًا بالنسبة للصوت الذي نتطلع إليه كان صوت إغلاق الباب مما يعني أنه رحل ولن يعود |
Bu da demek ki, o hangara gidip özel bir araştırma yapacağız. | Open Subtitles | مما يعني أنه علينا زيارة تلك الحظيرة الخاصة ونتفقد المكان |
Tercümenin tamamını bitiremedim, bu da elimizde halen bir koz olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | لم أنهي الترجمة كاملةً، مما يعني أنه لدينا بعض النفوذ |
Bir nesnenin dalgaboyunun olması için uzayın bir bölgesi boyunca genişlemesi gerekir. Bu da onun aynı anda birden fazla konumu olduğu anlamına gelir. | TED | وليكون لأي جسم طول موجي، يجب أن يمتد هذا الجسم خلال مساحة من الفضاء، مما يعني أنه يحتل مواضع عديدة في نفس الوقت. |
Bu demek ki vakit geçirmeden diğer adaylarla konuşmalıyım. | Open Subtitles | مما يعني أنه يجب علي التحدث للمتعدهات بأقصى سرعة |
...bu da demektir ki, o kadınları öldürmek için veya işe gitmek için ya da her ikisi için de istediği gibi girip çıkabiliyor. | Open Subtitles | مما يعني أنه يمكنه أن يدخل ويخرج متى يشاء. لقتل هؤلاء النساء, أو لمزاولة العمل, أو كلاهما. |
O taraflara ancak biliyorsan gidersin bu da kişinin yerli olduğunu gösterir. | Open Subtitles | تلك المناطق لا تذهب إليها إلا مستقصدًا مما يعني أنه شخص محلي |