Sokağın karşısında Jennifer için çok özel bir şeyim var. | Open Subtitles | لدي شيء مميز من أجل جينيفر بالطرف الآخر من الشارع |
sebep önemlidir.Çünkü bu tarihte çok özel bir zamandır. | TED | السبب انها مهمة هو انه وقت مميز من التاريخ |
Bugün senin için çok özel bir şeyim var. | Open Subtitles | - لدي شئ مميز من اجلك اليوم - احب هذا - مستعد؟ |
Changshan'a zaferle döndün. Senin için özel bir gösteri hazırladık. | Open Subtitles | لقد عاد إلى تشانغشان مع المجد لدينا شيء مميز من أجلك |
Herkes annesi için özel bir şeyler yapmak ister. | Open Subtitles | الجميع يحب القيام بشيء مميز من حين لحين من أجل أمهم |
çok özel bir tarz vatanseverlik diyelim. | Open Subtitles | لنقول فقط إنه شعار مميز من الوطنية. |
Jim Collins önderliğinde yapılan çok kapsamlı bir araştırmaya göre ve "İyiden harikaya" ismindeki kitabında anlatıldığına göre bir şirketi iyiden harikaya getirmek için çok özel bir cins lidere ihtiyaç var. | TED | وفقا لدراسة في غاية الشمول بقيادة جيم كولنز، و موثقة في الكتاب " من جيد لعظيم" فإن نوع مميز من القادة يستطيع تحويل شركة من الجودة إلى العظمة. |
Amos 'N' Andy`nin sponsorluğunda gururla sundu. Bütün reklamlarımızla gurur duyuyoruz ama 1960`ta bir tanesi var ki bizim için çok özel. | Open Subtitles | نحن نفخر بجميع إعلانات (دف) لكن هذا واحد مميز من 1960 |
Ama sana çok özel bir şey getirdim. | Open Subtitles | لكن لديّ شيء مميز من أجلك |
Ama sana çok özel bir şey getirdim. | Open Subtitles | لكن لديّ شيء مميز من أجلك |
çok özel bir konuğumuz var. | Open Subtitles | لدينا ضيف مميز من أجلكم |
Lucy için özel bir şey planladınız mı? | Open Subtitles | هل فعلتي أي شيئ مميز من أجل لوسي ؟ |
Syrah için özel fiyatımız var. | Open Subtitles | طبعاً إنه نوع مميز من السورا |
Hayır, aklımda senin için özel bir şey var. Değil mi, Billy? | Open Subtitles | لا، خططت لشئ مميز من أجلك أليس كذلك، (بيلي)؟ |