| Tamam. Tamam. malını hemen sana getireceğim. | Open Subtitles | حسنًا، سأعيد لك منتجك وسأجلبه لك. |
| Yani, şu anda bile, insanlara sorun, "Niçin senin ürünün veya firman başarısız oldu?" | TED | حتى اليوم، تسأل الناس، " لم تظن أن منتجك فشل أو شركتك فشلت ؟ " |
| Satmak istemiyorsanız insanların ürünü alıp almamasına aldırış etmiyorsunuz demektir. | Open Subtitles | إن لم تريدي البيع يعني أنكِ لا تهتمين إن كان يحصل الناس على منتجك |
| Bütün olay ürününü öne çıkartıp marka farkındalığını en üst seviyeye çıkarmak. | Open Subtitles | جلّ ما في الأمر عليّك أن تميّز منتجك و تزين علامتك الخاصّة |
| Yani bu sizin ürününüz. Bize satmak için can atarsınız. | Open Subtitles | أقصد أنه منتجك و أنت فقط تسعد جداً ببيعه لنا |
| Yapabildiğiniz gerçekten şu anda Ürününüzü etkilemek ve ürününüzün şeklini manipule etmek. | TED | الذي يمكنك فعله الان هو التأثير في منتجك و التلاعب في شكل المنتج |
| Yapımcılar burada olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرنا منتجك أنه يمكن أن نجدك هنا |
| Bu şu anda mümkün olan bir şey, ürününüzün nasıl görünmesini istediğinize göre onu direk olarak kişiselleştirebilmeniz. | TED | وهذا شيئ ممكن اليوم يمكنك توجيهه شخصيا كيف تريد ان يبدو منتجك |
| Prodüktörüne bak. | Open Subtitles | انظر إلى منتجك |
| - Müşterilerim malını sevmiyor. | Open Subtitles | لا يبدو أن زبائني يحبون منتجك |
| Müşterilerim senin malını sevmemişe benziyor. | Open Subtitles | لا يبدو أن زبائني يحبون منتجك |
| - Müşterilerim senin malını beğenmiyor. | Open Subtitles | لا يبدو أن زبائني يحبون منتجك |
| Senin ürünün gibisini daha önce hiç tatmadılar. | Open Subtitles | لم يروا أي شيء يشابه منتجك. |
| Rapture senin ürünün, Max. | Open Subtitles | رابتشر هو منتجك يا ماكس |
| Yani, ürünün işe yarıyor. | Open Subtitles | هذا يعني أن منتجك فعال. |
| Aslında bir anlamı var. Etkin bir müttefik demek senin bir ilişkiye yön verip maliyeti azaltarak ürünü çıkarman demek. | Open Subtitles | أجل هي كذلك ، التحالفات التآزرية تعني تشكيلك لعلاقة لجعل خفض التكلفة و منتجك خارجا |
| Yanlış beyanda bulunmaktan ve ürünü teslim etmemekten mahkemelik olabilirsin. | Open Subtitles | يمكن اتهامك بالتضليل والفشل في تسليم منتجك |
| ürününü bilmek isterim, bu çok önemli. | TED | أريد أن أعرف ما هو منتجك, وهذا أمر هام. |
| Kural bir, asla kendi ürününü satma | Open Subtitles | قاعده رقم واحد أبداً لا تشارك احدا في منتجك |
| Bu 10 yıl boyunca tekrarlanır. 10 yılın sonunda, ürününüz jenerik ilaç olur. Yani artık o üründen daha fazla gelir elde edemezsiniz. | TED | وذلك يتكرر لمدة 10 سنوات، وفي نهاية السنوات العشر، يمكن تصنيع منتجك من أي شركة أخرى عامة، لذلك تفقد أساسا أي دخل إضافي منه. |
| Çok tuhaf ama sizin ürününüz de öyle. | Open Subtitles | هذا مضحك لأن منتجك مثلها تماما0 |
| Birincisi, tasarım sadece Ürününüzü değiştirmez. | TED | الدرس الأول التصميم يستطيع تغير ليس منتجك فقط |
| Yapımcılar burada olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرنا منتجك أنه يمكن أن نجدك هنا |
| Prodüktörüne bak. | Open Subtitles | انظر إلى منتجك |