Bir saat önce burada olman lazımdı. | Open Subtitles | كان يفترض بك أن تعود لهنا منذُ ساعة على الأقل |
Bir kaç saat önce, sokakta arabamın içinde uyandım. | Open Subtitles | أنا أفقت في سيّارتي منذُ ساعة في الممرّ. |
Bir saat önce arkadaşlarımla buluşmam gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المُفترض أن أقابل رفاقي منذُ ساعة. |
Bir saat önce onunla kahve içiyordun. | Open Subtitles | لقد إحتسيتِ القهوة برفقتِه منذُ ساعة |
37 dakika dedin ama bir saattir yoldayız. | Open Subtitles | يا رجل، لقد قلت أن هذا المكان على بعد 37 دقيقة، نحنُ نقود منذُ ساعة! |
- Bir saat önce gelecektin. | Open Subtitles | كان من المُفترض أن تكون هنا منذُ ساعة. |
Lopresti, avukatımın bir saat önce gelmiş olması gerekiyordu. | Open Subtitles | منَ المفروض أن يكون مُحاميَ هُنا منذُ ساعة يا (لوبريستي) |
Evet, bir saat önce yere indi. | Open Subtitles | أجل، لقد هبط منذُ ساعة. |
Mims'in telefonu şu istasyonun oralardan sinyal veriyormuş bir saat önce. | Open Subtitles | إشارة هاتِف (ميمز) أرسلت من ذلك البرج منذُ ساعة |
Daha bir saat önce konuştum onunla. | Open Subtitles | لقد خاطبتَهُ منذُ ساعة |
Yaklaşık bir saat önce gazeteci kılığında gelen birisi Kareem Said'i görmek için ziyaretçi odasına gitti. | Open Subtitles | منذُ ساعة تقريباً قامَ رجلٌ ينتحلُ شخصية مُراسِل صحفي... دخلَ غُرفة الزيارات لرُؤية (كريم سعيد) |
Uçak gibi uçtum. Ama bir saattir bu şekilde ağlıyor. | Open Subtitles | وطرتُ مثل الطائرة ولايزال يبكي هكذا منذُ ساعة! |
Heidi bir saattir yok ve nerede olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | اختفت (هايدي) منذُ ساعة ولا أعلم أينَ هي. |