Bu bilgi büro tarafından sağlandı. Ve Gates'te bir evi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | المعلومات التي حصل عليها المكتب تؤكد أنه يملك منزلًا في المجمع |
O çocuğun benim sahip olmak için öleceğim kadar güzel bir evi ve ailesi vardı ama farkında bile değildi. | Open Subtitles | يملك الصبي منزلًا جيدًا وعائلة جيدة، كنتُ لأقتل للحصول عليهما ولكنّه لا يدركُ ذلك حتى |
Büyüyünce mimar olacağım bu sayede bize büyük bir Ev inşa edeceğim. | Open Subtitles | عندما أكَّبر سأكون مهندسة معمارية. لكي يتسنى لي بناء منزلًا كبيرًا لأجلنـا. |
Fon aramaya başladık. Ancak pek çok soruyla karşılaştık. Kaç Ev boyayacaktık, | TED | بدأنا البحث عن التمويل، ولكن بدلاَ من ذلك صادفتنا أسئلة، مثل: كم منزلًا ستقومون بطلائه؟ |
Yalnızca bize değil dünya üzerindeki tüm yaşama yuva olacak bir gezegen yaratmak için elimizden geleni yapmak elbette ki bizim sorumluluğumuz. | Open Subtitles | إن المسؤوليّة على عاتقنا لبذل كل ما في وسعنا لإنشاء الكوكب الذي يوفر منزلًا ليس لنا فقط ولكن لكل الحياة على الأرض |
Her gün burada olmayacağını biliyorum ama çok gidip geleceksin, biz de yuva kuruyoruz sonuçta. | Open Subtitles | أعلم أنك لن تكون هنا سبعة ليالٍ في الأسبوع لكنك ستكون هنا كثيرًا، ونحن نبني منزلًا |
Ama en azından bunu göstermek için bir evimiz olur. | Open Subtitles | لكن على الأقل سيكون لدينا منزلًا لنخرجه إلى النور |
Bebeğimiz burada dünyaya gelecekse, temiz bir evi hak ediyor. | Open Subtitles | طفلتنا تستحقّ منزلًا نظيفًا للترحيب بها في هذا العالم. |
Tamamdır ya, kendime buradan bir tatil evi alacağım. | Open Subtitles | هذا يحسم الأمر، سأغتنم لنفسي منزلًا لقضاء العطلات هنا. |
Bütün saygımla belirtirim ki, alçak uşuş yapan Cessna tipi uçaktan karbonatlı içecek dolu bir sandığın düşüp, bir evi enkaza çevirmesi ilk kez olmuyor. | Open Subtitles | مع فائق احترامي يا سيدي هذه ليست أول مرة يسقط فيها صندوق من المشروبات المكربنة من طائرة (سيسنا) ويدمر منزلًا |
- Dışarılarda bir evi var. | Open Subtitles | -اعتاد على يمتلكَ منزلًا في الأرجاءِ هُنا . |
Ama bunun Coral Road'da evi varmış. | Open Subtitles | "ولكنّه يملك منزلًا في شارع (كورَل رود)" |
Bu yüzden, yeni bir yetimhane kurmak ve o çocukları kurtarmak, onlara yeni ve güvenli bir Ev vermek için yerli gruplarla ve yerel yetkililerle beraber çalıştım. | TED | لذلك عملت مع فريق محلي والسلطات المحلية لبناء دار أيتام جديد وإنقاذ الأطفال كي أمنحهم منزلًا آمنًا جديدًا. |
Ama ben sana söz veriyorum, şimdi eğitim alıyorum ve her zaman sana bakacağım, geri döndüğümde sana bir Ev yapacağım. | TED | و لكنى أعدكم , الآن لأني سوف أصبح متعلمة فإني سوف أرعاكم دومًا وسوف أعود وأبنى لكم منزلًا |
Düşük tavanlar insansın içini karartıyor. Belki ilerde bir Ev alırım. | Open Subtitles | السقف المنخفض يخنق أفكاري، لعلّي أشتري منزلًا آخر لاحقًا |
Bence evlenmek istiyordu. Ya da Ev almak. | Open Subtitles | أعتقد بأنها كانت تريد بأن يتزوجوا، أو يشتروا منزلًا |
İstediğin şeyi sana verebilirim. Sana bir yuva verebilirim. | Open Subtitles | يمكنني إعطاءك ما تريد يمكنني إعطاءك منزلًا |
Onlara güzel bir yuva sağladık. | Open Subtitles | اسمعوا، لقد وفرنا لهم منزلًا جيدًا. |
Bu sözün üstüne yuva bile kurarım. | Open Subtitles | سأبنى منزلًا وسوف اٌربي عائلة هُناك |
- Bana bir yuva verdiler. | Open Subtitles | -لقد منحوني منزلًا |
Burayı evimiz olsun diye gösterimizi büyütüp seyirci toplayalım uğrak bir yer haline getireyim diye bulayım sen de gidip bunları bir hoppa için heba mı edecektin? | Open Subtitles | لقد وجدت لنا هذا المكان ... ليكون منزلًا لنا حيث يمكننا أن نوسِع نطاق عرضنا به |
Ama Barry evimiz, seninle tekrardan bir Ev oldu. | Open Subtitles | (لكن يا (باري لقد جعلت من منزلنا منزلًا مجددًا |