öğle yemeği için bir saatleri vardı ve yine de bir şeyleri araştırıp 11 yaşında kazandığın bir ödülü buldular. | Open Subtitles | كان لديهم ساعه واحدة من أجل الغداء وتمكنوا من الحفر وايجاد جائزه فزت بها عندما كنت فالـ ١١ من عمرك |
öğle yemeği için duruşmaya bir saat ara verilecektir. | Open Subtitles | سوف تتوقف المحكمة لمدة ساعة من أجل الغداء |
Sen git. öğle yemeği için biraz para alabilir miyim? | Open Subtitles | اذهبي ، أيمكنُني الحصول على بعض المال من أجل الغداء ؟ |
Üzerini değiştirip, duş alman lazım. Bana da Yemek için 10 dolar ver. | Open Subtitles | عليكِ أن تبدّلي ملابسكِ وتستحمي ويجب أن تعطيني 10 دولارات من أجل الغداء |
Öğlen yemeği için eve gelmen harika oldu. | Open Subtitles | هذا جميل أن تأتي للمنزل من أجل الغداء |
Akşam yemeğine gelmiş olurum ama sen öğle yemeği için oda servisinden bir şeyler iste. | Open Subtitles | سأعود للعشاء، لكن عليك طلب شيء من خدمة الغرف من أجل الغداء. |
Russell öğle yemeği için davet etti. Sürpriz. | Open Subtitles | راسل قام بدعوتى من أجل الغداء مُفاجأة |
öğle yemeği için paraya ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | لقد احتجت نقوداً من أجل الغداء |
Beni eve bekliyor, ...öğle yemeği için. | Open Subtitles | تريدني في المنزل من أجل الغداء |
öğle yemeği için bir barda oturuyordum. | Open Subtitles | كنت جالساً في حانة من أجل الغداء |
öğle yemeği için Metro'ya gitmek. | Open Subtitles | الذهاب إلى مترو الأنفاق من أجل الغداء |
öğle yemeği için yaşlı babanla buluşmak? | Open Subtitles | تقابل أبوك من أجل الغداء ؟ |
Max'e öğle yemeği için burada olduğumu söyler misin? | Open Subtitles | (أيمكنك أن تقولي لـ (ماكس أنني هنا من أجل الغداء ؟ |
Evet, öğle yemeği için. | Open Subtitles | نعم، من أجل الغداء. |
Bak seni öğle yemeği için uçakla Maine'e götüremem Tesla bir arabayla okuldan alamam Anna Wintour'un yanında stajyerlik de ayarlayamam ya da bu mahallede ne yapıyorlarsa artık. | Open Subtitles | اسمعيني .لا يمكنني أن أطير بكِ لـ (ماين) من أجل الغداء .(أو أصطحبك في سيارة (تسلا |
Tabii ki aynı dili konuşuyoruz. Yemek için teşekürler. | Open Subtitles | نحن نفكر نفس التفكير بالطبع شكرا من أجل الغداء |
Bekçiler Yemek için mutfak kulübesine çağrıldığında tüfeklerini daima geride bırakıyorlar. | Open Subtitles | أنه عندما يتم استدعائهم من لكوخ الطعام من أجل الغداء فإنهم يتركون دائما بنادقهم خلفهم |
Sağ ol Flippa ama Yemek için gelmedik. | Open Subtitles | حسناً, شكراً, أيها البائع لكننا لسنا هنا من أجل الغداء علي أي حال |
Hiç Öğlen yemeği için eve dönmem. | Open Subtitles | لم اعد من قبل للمنزل من أجل الغداء |