Frank'in iyiliği için Alex ve Mary öylece birlikte olamazlardı. | Open Subtitles | لا يمكن أن يتزوج أليكس بماري من أجل مصلحة فرانك |
bunu da insanlığın iyiliği için kullanıp kullanmamak yine insanların elindedir. Ve ben hepinizi, gözlerinizi açıp etrafınızda meydana gelen | TED | هي بالفعل في أيدي البشرية لتدبيرها من أجل مصلحة البشرية، أم لا. لذلك أحثكم جميعا على الاستيقاظ وموالفة |
Vardığım yargı adildir evrenin iyiliği için çalışıyorum. | Open Subtitles | حُكمي منصف وأنا أعمل من أجل مصلحة العالم |
Kit, ne yaptıysam, kurumun iyiliği için yaptım. | Open Subtitles | كيت ، ما فعلته قد فعلته من أجل مصلحة القسم |
Aksi halde, onların da dediği gibi, çocukların hatırı için yıllarca sürüyebilirdik bunu. | Open Subtitles | على النقيض, كنا سنجرُّ هذا بيننا لمدة سنة فقط من أجل مصلحة الأطفال كما يقولون |
Herkesin iyiliği için,lütfen bana neler olduğunu anlatır mısın? | Open Subtitles | من أجل مصلحة الجميع هلا أخبرتني من فضلك ما حدث؟ |
Kendimi engelleyemedim. Herkesin iyiliği için... | Open Subtitles | لم أستطع إيقاف نفسي من أجل مصلحة الجميع .. |
İşimizin iyiliği için numaradan kıçına tekmeyi basacağım. | Open Subtitles | من أجل مصلحة العمل ذلك الحقير يجب ان يعتقد أني أضرب مؤخرتك |
Bunun kendi kişisel zaferi olmadığının farkındadır. Bunu tüm halkının iyiliği için yapar. | Open Subtitles | لقد لاحظ أنه لا يفعل هذا فقط من أجل مجده الشخصي لكنه يفعله من أجل مصلحة المجتمع بأسره |
Sadece benim değil herkesin iyiliği için ondan bir adım önde olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أسبقها بخطوة دائماً، ليس من أجل مصلحتي فقط بل من أجل مصلحة الجميع. |
Halkının iyiliği için kalmalısın. Günün birinde muhteşem bir kral olacaksın. | Open Subtitles | عليك البقاء من أجل مصلحة شعبك أنت ستصبح ملكاً عظيماً |
Yılın başında grubun iyiliği için birbirimizle ya da kendimizle yakınlaşmayacağımıza karar vermemiş miydik? | Open Subtitles | ألم نقرر في بداية السنه بأنه من أجل مصلحة المجموعه فلن نسمح بأي حميمية بين بعضنا البعض أو بين أنفسنا |
Grubun iyiliği için libidolarımızı böldük. | Open Subtitles | لقد خفننا من ممارستنا للجنس من أجل مصلحة هذه المجموعه |
Ama herkesin iyiliği için bir uzlaşma yolu bularak bu işi halledip hayatımıza devam edelim. | Open Subtitles | ولكن دعنا نتخطى ذلك الأمر سوى الأمور وتخطاها من أجل مصلحة الجميع |
Kenneth, bazen şirketin iyiliği için ellerini kirletmelisin ülken içinde. | Open Subtitles | بدلا من رجل صالح مثلك كينيث, أحيانا لابد من أن تتسخ يداك من أجل مصلحة الشركة |
Karşınızda, insanları pek sevmediği halde onların iyiliği için yıllarca savaş vermiş bir yüz var. | Open Subtitles | هذا وجه شخص قاتل طويلاً وبشدة من أجل مصلحة الشعب دون أن يهتم بأياً منهم |
Saya bitkilerin sırlarını biliyor. Kabilenin iyiliği için onu serbest bırakmalıyız. | Open Subtitles | سايا تعلم أسرار النباتات، من أجل مصلحة القبيلة، يجب أن نطلق سراحها |
Ama bu kasabanın iyiliği için kesinlikle öldürülmesi gerekmeyen kimseyi öldürmedim. | Open Subtitles | ،ولكني لم أسلب حيوات أيًّا من أولئك الناس إلّا من أجل مصلحة هذه البلدة |
Sanırım olmak zorundayız gibi, kasabanın hatırı için, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب علينا ذلك نوعاً ما إذا كان فقط من أجل مصلحة القرية أليس كذلك؟ |
Benim için en iyisi emekli olup hindiba toplamak. | Open Subtitles | هذا من أجل مصلحة الجميع سأتقاعد للدولة، وآتي بسلطة خضار |
Herkesin hastasını istediği şekilde tedavi etme yöntemi kendi çıkarınadır. | Open Subtitles | *أظن أنك ستوافق على دورة علاج مختلفة* * وذلك من أجل مصلحة الجميع * |