Bu platformu dünyaya yayacağız. Şimdiden bize yardımcı olmaya can atan, dünyanın her tarafındaki insanlardan -- profesörlerden, eğitimcilerden, öğrencilerden, arkeologlardan -- binlerce e-posta aldım. | TED | نحن في طريقنا إلى توسيع هذه المنصة إلى العالم، ولكنني قد توصلت بآلاف رسائل البريد الإلكتروني من أشخاص في جميع أنحاء العالم - أساتذة ومعلمين وطلاب وعلماء آثار آخرون - والذين هم متحمسون جدا للمشاركة. |
(Alkışlar) DH: Projeyi başlattığımızdan beri, dünyanın her tarafındaki insanlardan yüzlerce mektup, e-posta, telefon alıyoruz. | TED | (تصفيق) دنيس كونج: منذ بدأنا هذا المشروع، لا زلنا نتحصل مئات من الخطابات ورسائل البريد الإلكتروني والمكالمات الهاتفية من أشخاص من جميع أنحاء العالم. |
Bu yüzden bizleri yani farklı geçmişleri ve uzmanlıkları olan bir grup insanı işe aldılar. | Open Subtitles | ولذلك قُمنا بتعيين فريق من أشخاص ذوى خلفيات مختلفة بتخصصات مختلفة |
Şimdi, ben de bir ürün tasarımcısı olarak, Mary gibi, dünyayı gerçekte olduğu gibi gören insanlardan bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, sandığı gibi görenlerden değil. | TED | وكمصصم منتجات، أحاول التعلم من أشخاص كماري لمحاولة مشاهدة العالم كما هو، وليس بالشكل الذي نتصوره. |
Evet bakın, derneğimiz bu küçük derneği kurmak için canla başla çalışan insanlar tarafından kurulmuştur. | Open Subtitles | مجتمعنا مكون من أشخاص عملوا بجد وإخلاص لبناء هذا المجتمع الصغير |
Ve benim gibi tedavi sürecinde gerçekten çalışma imkanı olan insanlardan öğrenilenler, daha geniş bir alanda paylaşılmalı. | TED | ودروس من أشخاص مثلي. الذين استفادوا من العمل خلال فترة علاجهم. نحتاج أن تكون مشاركة على نطاق واسع. |
Bu yüzden bizleri farklı geçmişleri ve uzmanlıkları olan bir grup insanı işe aldılar. | Open Subtitles | "وهكذا تم تعيينا، فريق مكون من أشخاص ذوي خلفيات مختلفة مع تخصصات مختلفة: |
Bu yüzden bizleri farklı geçmişleri ve uzmanlıkları olan bir grup insanı işe aldılar. | Open Subtitles | "وهكذا تم تعيينا، فريق مكون من أشخاص ذوي خلفيات مختلفة مع تخصصات مختلفة: |
Bu yüzden bizleri farklı geçmişleri ve uzmanlıkları olan bir grup insanı işe aldılar. | Open Subtitles | وهكذا تم تعيينا، فريق مكون" من أشخاص ذوي خلفيات مختلفة |
Babam bir senatör. Sizin gibi insanlardan bir bok almak zorunda değilim. | Open Subtitles | إنّ والدي عضو بمجلس الشيوخ ليس عليّ تحمّل الهراء الصادر من أشخاص مثلكم |
Sizin gibi insanlardan bir bok almak zorunda değilim. | Open Subtitles | إنّ والدي عضو بمجلس الشيوخ ليس عليّ تحمّل الهراء الصادر من أشخاص مثلكم |
Yani farklı insanlardan bir sürü kan ve vücut parçası var. | Open Subtitles | لذا فقد حصلنا على دماء و أعضاء بشرية كثيرة من أشخاص مختلفين |
Bugün sadece Chicago'nun kötü insanlar tarafından mahvedildiği konuşuluyor. | Open Subtitles | اليوم كل الأمر حقيقة إدارة المدينة من أشخاص أشرار |
Çoğumuz, ailelerimizden sevgi görmedik -- en çok güvendiğimiz insanlar tarafından aldatıldık. | TED | لم يحظى العديد منّا بالحب من أسرهم -- تعرّضنا للخيانة من أشخاص وثقنا بهم بشدة. |
Farklı insanlar tarafından. | Open Subtitles | من أشخاص مختلفه |
bize birşeyler öğretmiş olan insanlardan, kahvehanelerde karşılaştıklarımızdan ve bu fikirleri birbirlerine ekleyerek yeniden şekil veririz, yeni bir şey yaratırız. | TED | من أشخاص درسنا منهم، من أشخاص نجلس معهم في المقهى، و من ثمّ نقوم بربطها معا في أشكال جديدة، و نُبْدع شيئا جديدا. |
Epey parası olan insanlardan biraz para tırtıklamak istedik sadece. | Open Subtitles | كنا فقط نحاول أن نحصل على بعض المال من أشخاص لديهم مالاً وفيرًا. |
Veya, belki de bu kohort, diğerinden farklı olarak, spesiyal gıda marketlerinden alışveriş yapan, farklı beslenme alışkanlıklarına sahip olan ya da sağlık hizmetlerine erişimi daha fazla olan insanlardan oluşmuştu... | TED | أو قد تتكون مجموعة العشبة من أشخاص يتسوقون في متاجر الأطعمة الصحية ويقومون بحميات مختلفة أو لديهم فرص أفضل للحصول على العناية الصحية. |