Şimdi size kısaca iki tür biyolojik kirlilikten bahsedeceğim. Birincisi yeni türlerin eko sisteme sokulmasından ikincisi ise gıdalardan kaynaklanan biyolojik kirlilik. | TED | وأنا سوف أتكلم بشكل مختصر جدا عن نوعين من التلوث الجرثومي الأول سوف يقدم بشكل مصنف والآخر هو مايأتي من المادة الغذائية |
Bu resim bana bir fikir verdi ve beni mürekkepler ve kirlilik hakkında tekrardan düşünmeme sebep oldu çünkü o siyah renkli izi oluşturuyordu. | TED | الآن، أوحت لي هذه الصورة بفكرة وجعلتني أفكر حول إعادة التفكير في كلٍ من التلوث والحبر، لأنها صنعت تلك العلامة السوداء. |
Boston'da kullanabileceğim pek bir kirlilik bulamadım, bu yüzden son çareyi bir mum kullanmakta buldum. | TED | في بوسطن، لم أجد الكثير من التلوث لاستخدامه، فلجأتُ إلى استخدام شمعة. |
Bu midenin sadece kirliliği yok etmek için değil, aynı zamanda, kirlilikten elektrik üretmek için nasıl kullanılabileceğini görebilirsiniz. | TED | يمكنكم أن تروا كيف يمكن استخدام هذه المعدة ليس فقط للتعامل مع التلوث لكن أيضا لتوليد كهرباء من التلوث. |
Gündüz resimlerinde kirliliğin dumanlarını yakalıyoruz. | TED | نلتقط في الصور النهارية أعمدة من التلوث. |
Şimdi Mumbai'daki laboratuvarımız Çin'den, Hindistan'dan, Londra'dan, aklınıza neresi gelirse, kirlilik örnekleri var. | TED | لدى مختبرنا في بومياي الآن عينات من التلوث التي قدمت إلينا من لندن والهند والصين وغيرها الكثير. |
Uçaklar da dahil olmak kaydıyla bu seyahat çeşitlerinin işe yarmaz , hantal ,yavaş ve çok fazla kirlilik yarattığına karar verdik. | Open Subtitles | وفيما يتعلق بالطائرات, حان الوقت لندرك أن وسيلة السفر هذه غير فعالة, مُرهقة، بطيئة ,و تسبب الكثير من التلوث. |
Ayrıca onlar duman değil, kirlilik bulutu. | Open Subtitles | وهو ليس بدخان انها سحابه عملاقه من التلوث |
Bizim düşüncemize göre kendisi bir tür kirlilik yaratmak için... o boruyu patlatmayı planlıyor. | Open Subtitles | نرى أنه يخطط من اجل استغلال هذا التلف بأن يحدث نوع ما من التلوث |
Alberta, petrol kumsalı, büyük kirlilik. | TED | البرتا، رمال نفطية ، الكثير من التلوث. |
SG-1 daha fazla kirlilik yaratmadan geri dönebilir. | Open Subtitles | فأنا على ثقة بأن إس جي-1 يمكنهم العودة وتفادي المزيد من التلوث |
- Hiçbir şey için özür dileyemem. - Çok fazla kirlilik yarattık! | Open Subtitles | لست نادماً على شيء - لقد سببنا الكثير من التلوث - |
Kısa bir süre içinde, binlerce siyah ve beyaz kirlilikten yapılmış sanat eserleri küresel çapta ortaya çıkmaya başladı. | TED | وحالًا، الآلاف من الأعمال الفنية المصنوعة من التلوث الأبيض والأسود بدأت في الظهور على المستوى العالمي. |
Eğer Marie Curie'nin el yazılarına bir göz atmak isterseniz, radyoaktif kirlilikten korunmak için koruyucu giysiler giymeniz ve bir feragatname imzalamanız gerekmektedir. | TED | إذا أردت لمحة من مخطوطات (ماري كوري)، سيكون عليك التوقيع على تنازل وارتداء سترة واقية لحماية نفسك من التلوث الإشعاعي. |
Şirketlere veri sunduğumuz zaman pek çoğu kirliliği kesecek. | TED | وجدنا أنه عندما نمد الشركات بالبيانات، سوقف تقوم العديد منهما بالحدّ من التلوث. |
Kirlenme faktörü yok. Çevre kirliliği yok. | Open Subtitles | لا مزيد من المصانع القذرة لا مزيد من التلوث |
Şimdi hepimiz kirliliğin değil çözümün parçası olabiliriz. | TED | لذا، الآن، يمكننا جميعًا أن نصبح أن نصبح جزءًا من الحل وليس من التلوث. |
Motorun performansını etkilemeden dizel jeneratörden yayılan kirliliğin %95ini ele geçirebiliyoruz. | TED | دون التأثير على أداء المولد، نستطيع التقاط ما قيمته 95% من التلوث المنبعث من مولد الديزل. |