"من الجوع" - Translation from Arabic to Turkish

    • açlıktan
        
    • açlık
        
    •   
    • açlıkla
        
    • açlığı
        
    bu takası yapabilen tavşanlar yaşamaya ve çoğalmaya devam eder, bu takasta başarısız olanlar yem olur ya da açlıktan ölür. TED الأرانب الجيدة في عمل تلك المقايضة هي التي ستعيش و تنجب، و الأرانب السيئة فيها ستؤكل أو تموت من الجوع.
    Sanırım bana açlıktan öleceğimi anlatmaya çalışıyordu. TED واعتقد انها كانت تحاول ان تشرح لي انني سوف اموت من الجوع
    Onun Bir Latin olduğunu, İngilizce bilmediğini, parası olmadığını, sokaklarda amaçsız gezindiğini, açlık çektiğini ve açlıktan bitap düştüğünü anladık. TED ووجدنا أنه لاتيني، ولا يتحدث الإنجليزية إطلاقًا، ولا يملك نقودًا، وكان يطوف بالشوارع لعدة أيام جائعًا، فأغمي عليه من الجوع.
    yanıbaşımda ölen arakadaşım Lual gibi... çoğu açlıktan öldü. TED صديق مثل لوال الذي مات بجانبي، من الجوع.
    Üç hafta açlık ve susuzluktan sonra o tabanca güzel görünmeye başlar. Open Subtitles لكن بعد ثلاثة أسابيع من الجوع والعطش تبدو تلك الرصاصة شيئاً منقذاً
    Ve bir jenerasyonda, açlıktan dolayı onların başına gelenler ve açlığın zararlı sağlık etkilerinin tümü, şişmanlığa ve şeker hastalığına benzer şeylere TED وخلال جيل واحد فحسب انتقل معظمهم من الجوع ومن كل المشاكل التي كانت متعلقة به ومن تبعاته الى السمنة ومرض السكري
    Bana yardım eden birkaç arkadaşım olmasaydı eğer, açlıktan ölürdüm. Open Subtitles إن لم يكن لدي القليل من الأصدقاء الحليمين لمِتّ من الجوع لكنك تعرفين كيف كنتُ في شبابي
    Hepiniz açlıktan ölüyorsunuz, bir şekilde geçinmeye çalışıyorsunuz. Open Subtitles جميعكم تموتون من الجوع و تحاولن النجاة بأي ثمن
    Erkeklerin yorgunluktan yavaş yürüdüğü, ve hayvanların açlıktan böğürdüğü bir köyde. Open Subtitles فى قرية يسير فيها الرجال ببطئ من شدة التعب و تصرخ الحيوانات من الجوع
    Bebeğini öldür, Teela. Yaşamasına izin verme. Benim ki gibi açlıktan ölmesini seyretme. Open Subtitles إقتلي طفلك ,تيلا ,لا تتركيه حيّ لا تراقبيه يموت من الجوع مثلنا
    Görüyorsunuz ya efendim, açlıktan ölene kadar beklememiz gerekmedi. Open Subtitles لم نكن نفضل انتظاره حتى يموت من الجوع يا سيدي
    En azından kaplumbağalarıma yiyecek birşey çıktı. açlıktan ölüyorlar. Open Subtitles حسناً, على الأقل أنا يمْكن أنْ أغذّيه إلى سلاحفي هم يموتون من الجوع
    Hepsi şantajcı. Dürüst yaşamak zorunda olsalardı, açlıktan ölürlerdi. Open Subtitles كلهم مبتزون , إن كانوا شرفاء لكانوا قد ماتوا من الجوع
    - Sana yakın olabilmek içindi,evlendiğini yada babamın açlıktan öldüğünü asla bilmiyordum Open Subtitles هكذا بالقرب منك ولم اعلم ابدا انك تزوجت او ان والدى قد مات من الجوع
    Eğer büyük kardeş açlıktan ölmediyse, onun yanına. Open Subtitles إذا لم يكن أخي مات من الجوع أنا سأذهب إليه
    - Sizi bilmem ama ben açlıktan ölüyorum. Open Subtitles أنا لا أعلم حال أي أحد، و لكني أتضور من الجوع
    Hem bir yerde tutuluyorlar, hem de açlıktan ölüyorlarmış. Open Subtitles باب الكنيسة موصد عليهم وكانوا يتضورون من الجوع
    Bugün bir şey çıkmayacak. İşler böyle giderse açlıktan öleceğiz. Open Subtitles اذا استمرت الامور هكذا سنعاني من الجوع قريبا
    İnsan etine duyulan bir açlık mı o tarzda bir açlık mı yoksa...? Open Subtitles مثل البشر، ذاك النوع من الجوع .. ذاك النوع من الجوع .. أو
    Sizi sürekli bir nebze rahatsız eder, kalmak gibi. TED إنه يظل يزعجك بعض الشئ وكأنك فى حالة من الجوع
    açlıkla karşı karşıyalar. Fazla cephaneleri de yok. Open Subtitles هم يعانون من الجوع هم ليس لديهم ذخيرة كافية
    açlığı, savaşları, masum insanların öldürülüşünü anlayamıyordum. TED و لم أستطع إستيعاب كل من الجوع والدمار وقتل الابرياء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more