İçeri 6 kutu tahıl almak isteyen bir adam girmiş. | Open Subtitles | رجل دخل إلى السوق أراد شراء 6 علب من الحبوب. |
İçeri 6 kutu tahıl almak isteyen bir adam girmiş. | Open Subtitles | رجل دخل إلى السوق أراد شراء 6 علب من الحبوب. |
Ve 6 numaralı kural, akşam dizi izlerken bir tabak mısır gevreği yemeyi severim. | Open Subtitles | القانون رقم 6 هو أنا احب أن استمتع بوعاء من الحبوب بينما احاول اللحاق بمسلسلاتي الدرامية اثناء ساعتها المحددة |
Belki de o kadar çok esrar içtin ve hap yuttun ki artık hiçbir söylediğin veya yaptığın şeyi hatırlayamıyorsun. | Open Subtitles | أو ربما كنت تدخن كثيرا وتبرزت الكثير من الحبوب لا يمكنك تذكر أي شيء تقوله أو تفعله أكثر من ذلك. |
Biraz önce altı buçuk günlük doz uyku hapı aldım. | TED | أنا بلعتها توا تعادل ستة أيام ونصف من الحبوب المنومة. |
Altı ay sonra bebeklere havuç suyu ile karıştırılmış kahvaltılık gevrek sunulmuş ve yerlerkenki yüz ifadeleri gözlenmiş. | TED | بعد ستة أشهر، تم إعطاء الرضع خليطا من الحبوب وعصير الجزر، وتمت مراقبة تعابير وجوههم بينما كانوا يتناولونه. |
Bu aydan başlayarak merkez hükümet ordu erzaklarındaki tahıldan 36 kiloton sağlayacak. | Open Subtitles | إبتداءً من هذا الشهر، الحكومة المركزية ستوفّر 80 مليون باوند من الحبوب |
Biraz buğday ve bir gün izinle çözülemeyecek sorun yok. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكن علاجه بوجبة من الحبوب و يوم من الراحة |
Aslında, geleneksel türe nazaran üç buçuk kat daha fazla tahıl üretiyor. | TED | في الحقيقة، وينتج مزيداً من الحبوب بثلاثة أضعاف ونصف أكثر من النوع التقليدي |
Sadece bir kaç hafta içinde bütün hayatı boyunca yiyeceğinden çok daha fazla tahıl demek oluyor. | TED | كمية من الحبوب في اسبوعين اكبر ممما قد تأكلها في حياتها كلها |
Bundan dolayı da Roma, Kartaca ve Mısır gibi yerlerde sadece onların tahıl rezervlerini ele geçirerek savaşı etkili bir şekilde sürdürebildi. | TED | لذلك فإن روما شنت حرباً بفعالية على مواقع مثل قرطاج و مصر فقط لتضع يديها على احتياطيهم من الحبوب |
Ben gidiyorum ama Martha'nın bebeği olacak Yapabildiğim kadar çok tahıl almak istedim. | Open Subtitles | انا ذاهب لكن مارثا ستلد الطفل أردت أن احصد الكثير من الحبوب ما استطعت |
Hayatında mısır gevreği yemenin ötesine geçemedin mi? | Open Subtitles | أعني ألم ترد شيئا أبدا خارج حياتك أكثر من الحبوب ؟ |
İzin ver de eşyaları yerine koyayım. Sonra sana bir kase mısır gevreği hazırlayayım, oldu mu? | Open Subtitles | دعي أمّكِ تُغيّر ملابسها، ومن ثمّ سأعدّ لكِ وعاءً من الحبوب الساخنة، إتفقنا؟ |
Bir kase mısır gevreği için bu kadar heyecanlanacağımı bilmezdim. | Open Subtitles | لم أفكر أنني سأكون متحمسة حول وعاء من الحبوب. |
Altı ay önce çok fazla hap aldığımı söylüyordun. | Open Subtitles | لقد قلت لى منذ ستة أشهر أننى أتناول الكثير من الحبوب. |
Morfin olmayacak elbette ama pek çok hap olacak. | Open Subtitles | .. بدون أي مورفين بالطبع ولكن مع الكثير من الحبوب المنومة |
O buraya gelmeden önce annen yüksek dozda uyku hapı içmiş. | Open Subtitles | قبل قدومها الى هنا تناولت والدتك جرعة قاتلة من الحبوب المنومة |
Çok uslu çocuksun sen. Biraz daha kahvaltılık gevrek ister misin, tatlım? | Open Subtitles | .. أنت ولد مهذب هل تريد المزيد من الحبوب ؟ |
Fakat kaptanı tahıldan ziyade içki stoklamış. | Open Subtitles | -ولكن قائدها كان يحمل شراب أكثر من الحبوب |
Biraz buğday ve bir gün izinle çözülemeyecek sorun yok. | Open Subtitles | لا شيء لا يمكن علاجه بوجبة من الحبوب و يوم من الراحة |
Ne pislik buldular ki bir şişe uyku ilacı yuttu. | Open Subtitles | فقد حمل عبئاً ثقيلاً لقد ابتلعت حفنة من الحبوب المنومة |
Annemin ölene kadar bel bağladığı alkol ve haplardan ...daha fazla bedel ödedi. | Open Subtitles | لقد وجد ماهو أفضل بكثير من أمي التي إعتمدت على كوكتيل من الحبوب والشراب هذا إلى أن ماتت بها |
Vücudundaki onca haptan sonra, hayatına giren bütün erkekleri hatırlaman beni çok ama çok şaşırttı. | Open Subtitles | انا متفاجأ انكِ بامكانكِ تذكر جميع الاناس مع هذا الكم من الحبوب الذي تاخذيه |