"من الحزن" - Translation from Arabic to Turkish

    • keder
        
    • üzüntü
        
    • üzüntüden aksileşmesini
        
    • yas
        
    Hareket edemeyen keder dağları vardır, biz öyle yada böyle orada olacağız. TED هنالك جبال من الحزن لن تتحرك, وبطريقة أو بأخرى, سنركع جميعا هناك.
    13 masum insan öldürülmüştü, sevdiklerini keder ve travma içinde bırakarak. TED قُتِل ثلاثة عشر من الأبرياء، تاركين مُحبينهم في حالةٍ من الحزن والأسى.
    Bir evladın bu kadar mutsuzluk, üzüntü vermesi. Open Subtitles أن إبنآ واحدآ يمكنه جلب الكثير من السعاده والكثير من الحزن
    Bir çok üzüntü yaşayacağımı da biliyordum. Open Subtitles بالتأكيد كنت اعلم . أنه سيسبب لى الكثير من الحزن,ايضا
    İnsanların üzüntüden aksileşmesini ya da dükkânlardan mal aşırmasını anlarım ama Tanrı aşkına, Angela. Open Subtitles اعتبرت تقلب المزاج و السرقة , نوع من الحزن (لكن رباه يا (أنجيلا
    İnsanların üzüntüden aksileşmesini ya da dükkânlardan mal aşırmasını anlarım ama Tanrı aşkına, Angela. Open Subtitles اعتبرت تقلب المزاج و السرقة , نوع من الحزن (لكن رباه يا (أنجيلا
    Eğer saray halkı öldüklerini biliyorsa, onlar için yas tutabilirler. Open Subtitles ولكن إن عرف البلاط أنها ميتة فسيتمكنون من الحزن عليها
    Pekala,ailesi keder içindedir, O gece kızı gerçekten bağlamışlardır. Open Subtitles والدا ماري كانا في حالة من الحزن بحيث ربطا ذلك في يدها
    keder havuzları, sevinç dalgaları Sürüklenir giderler zihnimden Open Subtitles بحيرات من الحزن موجات من البهجة تتدفق عبر عقلي
    Bir hafta için yeterşnce keder gördüm. Open Subtitles لقد حصلت على مايكفي من الحزن لنهاية أسبوع واحدة.
    Bunu ben de biliyorum, ama aynı zamanda keder ve öfke birleşiminin yapmaman gerektiğini bildiğin şeyleri yapmana neden olmasını da anlıyorum. Open Subtitles أعلم دلك لكني أفهم أيضاً طبيعة هده التركيبة من الحزن والغضب قدتقودللقيامبأشياء.. تعلم لا يجب فعلها ..
    Ancak keder içinde bir anne olarak doğru karar verememeni anlıyorum. Open Subtitles بحكم أنني أم أعرف ان هذا الكلام ناتج من الحزن
    Böyle keder dolu bir anda bile bize bir seçim sunuluyor. Open Subtitles حتى فى لحظة من الحزن لا تُقدر مثل تلك الواحدة نحن اُعطينا الخيار
    refah onu sormaya gelmis, olmasi üzüntü onun altinda ezilmis ? Open Subtitles حطمتها من الحزن فهل أتيت تسأل عن سعادتها؟
    Sen ve kadının bir gecede yeterince üzüntü yaşattınız. Open Subtitles أنت وامرأتك جلبتما الكثير من الحزن إليّ في ليلة واحدة
    2 insan büyük bir üzüntü paylaşırsa, bu bir bağlantı yaratır. Open Subtitles يتبدال شخصان هذا النوع من الحزن يحدث إتصال
    Ezici bir yas ve aşırı bir korkuya rağmen Westboro'dan 2012'de ayrıldım. TED على الرغم من الحزن الكبير والرعب، تركت ويستبورو سنة 2012.
    Bazıları sadece merak etmişti ama diğerlerinin sergilediği davranışların yas tutmak olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. TED كان بعضهم فضوليين فقط، ولكن بعضهم الآخر قاموا بسلوكيات أعتقد أنها ينبغي أن تصنف كنوع من الحزن.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more