Belki de biraz çiçek! Bir hapishaneyi neşelendirmek için çiçek gibisi yoktur! | Open Subtitles | و ربما بعض الزهور ، لاشيء أفضل من الزهور في تجميل السجون |
Dolayısıyla Amsterdam, çiçek bahçeleriyle çevrili konaklarda yaşayarak refahlarını gözler önüne seren varlıklı ve marifetli tüccar ve tacirlerle doluydu. | TED | وبذلك كانت أمستردام مليئة بالتجار الأغنياء والأثرياء الذين أظهروا ثراءهم بالعيش في قصور محاطة بحدائق من الزهور. |
Daha çok çiçek isterseniz evden getirebilirim. | Open Subtitles | إذا أردت المزيد من الزهور فلن أبتعد عنهم أبداً |
Bir bayan bu çiçekleri size vermemi söyledi. | Open Subtitles | سيدة طلبت منى ان ارسل لك باقة من الزهور اشكرك |
- Hayır. Onu ben uydurdum, çiçekleri de kendi kendime gönderdim. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول أن أشعرها بالغيره بواسطة أرسال باقة من الزهور الى نفسي بعدها |
Başka hangi çiçeklerden iyi bir hediye olur? | Open Subtitles | ما هي الأنواع الأخرى من الزهور التي تصلح هدية جميل؟ |
Yol kenarlarında büyüyen o isimsiz çiçekler beni hep mest etmiştir. | Open Subtitles | تفتنني تلك الأعداد الكبيرة من الزهور التي تنمو على حافتي الطريق |
İlkbahardan sonbahara, tüm bir büyüme mevsimi süresince açacak mükemmel çeşitlilikte çiçeklere ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة لتنوع طبيعي جميل من الزهور التي تزهر خلال فصل النمو بالكامل، من الربيع حتى الخريف. |
Burada ne çok çiçek var böyle. | Open Subtitles | هناك الكثير من الزهور الداعرة فىهذاالمكان. |
Orası kasvetli. Birkaç çiçek ekebiliriz. | Open Subtitles | المنظر كئيب بالخارج يمكننا زرع مشتل او اثنان من الزهور |
Cenazene ne tür çiçek yollayalım, aptal herif? - Bu seni son görüşümüz olacak. | Open Subtitles | اي نوع من الزهور تريد في جنازتك ايها الغبي؟ |
Pekala, ben ona büyük bir demet çiçek götürmek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا أريد أن أجلب لها لفة كبيرة من الزهور |
Ne kadar korkunç olursan o kadar çok çiçek alacağının canlı bir kanıtıydı. | Open Subtitles | والتى كانت تحيا برها كثير من الناس خائفون منك. أحضروا لها الكثير من الزهور. |
Peki, bir erkek buralarada çiçek çelengi almak için ne yapmalıdır? | Open Subtitles | اذا ماذا على الرجل ان يفعل ليحصل على اكليل من الزهور هنا ؟ |
Onun etrafına hanımeli ve kır çiçekleri ekmiş. | Open Subtitles | و زرعت المئات من الزهور البرية.. |
Merhum elinde bir buket çiçekle eve gelmiş, çiçekleri bir vazoya yerleştirmiş, bir eliyle vazoyu tutarken, diğer eliyle bardağı almış, ve viski koymaya gitmiş. | Open Subtitles | أن الضحية دخلت الغرفة وهي ممسكة بباقة من الزهور ومن ثم وضعت الزهور بالزهرية وأمسكت بها بيد واحدة وأمسكت بكأس الويكسي باليد الأخرى |
Bu çiçekleri büyütmek için otuzun üzerinde zehir kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدمُ أكثر من ثلاثين مبيداً{\pos(194,215)} لتنميةِ هذه الأنواع من الزهور |
Cora'nin çiçekleri Güney italya'daki çocuklar için daha uygun görünüyor. | Open Subtitles | *(زهور (كورا) دائما تبدو أكثر ملائمة (للقربان المقدس (وهو احتفال في الكنائس الكاثولوكية تلبس فيه الفتيات إكليلاً من الزهور) في جنوب إيطاليا |
- Ve muhteşem çiçeklerden en az bir tanesine işenmiş olması gerekiyor. | Open Subtitles | وواحدة على الأقل من الزهور الجميلة يجب أن تتبوّل عليها. |
çiçeklerden ve kokulardan oluşan mükemmel bir kâbus gibi. | Open Subtitles | انها كابوس مثالى من الزهور والعطور |
Sadece verdiklerinin yanında iyiliğini... ve tekrar söylemeliyim ki çiçekler umudumuzu içinde barındırır. | Open Subtitles | هو فقط طيبة تعطي الإضافيات ولذا سأقول ثانية عندنا الكثير من الأمنيات من الزهور |
Erkek arkadaşı, şef grip olmadı, çiçeklere alerjisi var. | Open Subtitles | صديقها، السوبر لم يكن لديك نزلة برد، هو حساسية من الزهور. القتل والرومانسية. |