Hedefleri her zaman 19 ila 25 yaşları arasındaki genç kadınlar. | Open Subtitles | أهدافهم دائماً نساء من الشباب ما بين عمر 19 الى 25 |
Daha eşit bir toplumun ortak bir vizyonla genç topluluğun üyesi olduklarını ve bu toplumda kendi güçleri olduğunu öğrendiler. | TED | علموا أنهم كانوا أعضاء في مجتمع من الشباب مع رؤية مشتركة لمجتمع أكثر عدالة، وتعلموا أن لديهم السلطة داخل هذا المجتمع. |
Son manşete bir bakın: genç kadınlar, genç erkeklerden daha çok kazanıyor. | TED | وأنظروا إلى هذا العنوان الأخير : الشابات تربحن أكثر من الشباب . |
Bunlar, ulaşmamız gereken gençlerin sadece bir kısmına ulaşacaklar. | TED | فهي تستوعب جزءًا ضئيلًا فقط لا غير من الشباب المستهدف. |
Başka bir araştırma da yaşlı insanların hüzünle daha rahat başa çıkabildiklerini gösterdi. gençlere göre üzüntüyü daha kolay kabulleniyorlar. | TED | دراسة أخرى أظهرت أن كبار السن ينخرطون في الحزن بشكل أسهل. فهم متقبلون للحزن أكثر من الشباب. |
Yerimde olmak isteyen çok adam var. | Open Subtitles | شكرا لمساعدتك الكثير من الشباب يتمنون ان يصبحوا فى مكانى الآن |
Cesaretin gençler tarafından gösterilmesi daha iyi olur. | Open Subtitles | الشّجاعة تتجلّى بنحو أفضل من الشباب. |
Dünyada yüzlerce ve binlerce genç insan duvarları yıkabilir, burayı daha iyi bir dünya yapabilir. | TED | مئات وآلآف من الشباب في مختلف أنحاء العالم يمكن أن يقوموا بذلك الأمر، ويمكنهم جعل هذا العالم أفضل. |
Ama bazen düşünüyorum da, bugünün genç nesli ne yapıyor? | TED | ولكن بعد ذلك في بعض الأحيان أفكر، ماذا يدور في ذهن جيل اليوم من الشباب ؟ |
Bu mikroblog sahiplerinin %80'i 30 yaşın altındaki genç insanlar. | TED | نحو 80 في المئة من أولئك المدونين هم من الشباب ، تحت 30 سنة. |
Orta yaşlılardan ve genç olanlardan kesinlikle daha mutlular. | TED | هم أكثر سعادة من متوسطي الأعمار، و من الشباب بالتأكيد. |
Yaşı 15 ile 30 arasında olan iki milyar genç insan var. | TED | وهناك ملياران من الشباب بين سن 15 و 30 سنة. |
Sadece Hindistan'da milyonlarca genç, bir çağrı merkezinde çalışmanın hayalini kurar. | TED | فقط في الهند يحلم الملايين من الشباب والشابات بأن يعملوا في مركز اتصال العملاء. |
Yüzbinlerce akıllı, genç, hırslı çocuğu, bir çağrı merkezi işine koyarsan ne olur? | TED | ما الذي يحصل عندما تضع المئات أو ربما الآلاف من الشباب الأذكياء والطموحين ليعملوا في مركز لاتصالات العملاء؟ |
Kendi etrafını, Martin Buber, Shai Agnon ve Franz Kafka gibi genç, tanınmayan bilgin arkadaşlarıyla donattı ve rahatça yazabilsinler diye her birini aylık maaşa bağladı. | TED | لقد أحاط نفسه بحاشية من الشباب المثقفين المجهولين مثل مارتن بوبر وشاي عجنون وفرانز كافكا، ودفع لكل واحد منهم راتب شهري حيث يستطيعون الكتابة في سلام. |
genç erkeklerin %25'i ve genç kadınların %40'u askere alınamayacak kadar fazla kilolu. | TED | خمسة وعشرون في المائة من الشباب و 40 في المئة من الشابات ثقل جداً للتطوع في القوات العسكرية الخاصة بنا. |
Şimdi, herhangi bir piyasaya akın eden onca genç insanla ilgili bir sorun var, özellikle genç erkeklerle ilgili. | TED | ولكن هناك مشكلة مع وجود الكثير من الشباب مقتحمين جميع الأسواق، تحديداً عندما يكونون شباناً |
Okulun ikinci senesinde savunma avukatının yanında avukat yardımcısı olarak çalıştım ve bu tecrübe sayesinde cinayet ile suçlanan bir çok genç adamla tanıştım. | TED | في السنة الثانية عملت كمساعد لمحام الدفاع، و في هذه التجربة قابلت كثيرًا من الشباب المتهمين بجرائم قتل. |
Onlar sıradaki genç nesiller, aydın bilimciler. | TED | هذا هو الجيل القادم من الشباب والعلماء المشرقين. |
Milyonlarca genç, istismar taciz ve şiddetle karşılaşıyor. | TED | مئات الملايين من الشباب يتعرضون للاستغلال الإساءة والعنف. |
"Javna gençlerin hayat enerjisini emer, her hafta beslenir." | Open Subtitles | الجافنا, يتغذى أسبوع كامل في كل سنة يسرق قوة الحياة من الشباب |