Bütün her şeyi sıfırdan yapmamız için önümüzde 18 ayımız vardı. | TED | كان لدينا 18 شهرًا لعمل كل شيء من البداية، من الصفر. |
sıfırdan, hayatlarını yeniden inşa ettiler ve nihayetinde Ürdün'ün bağımsız, varlıklı vatandaşları oldular. | TED | بدأوا حياتهم من الصفر وفي آخر الأمر، أصبحوا مواطنين أردنيين أثرياء مستقلين بذاتهم. |
sıfırdan başlayıp zengin olmak uzun ve zorlu bir yoldur. | Open Subtitles | إنه طريق قاسي و طويل للبدأ من الصفر إلى الثروة. |
Ve herşeyi camdan dışarı atarak en baştan başladık. | TED | لذلك وجب علينا رمي كل شيء من النافذة والبدء من الصفر. |
Bir foton, bundan başka bir hız bilmez ve biz de sıfırdan azami hıza anında ulaşan bir başka fenomenle karşılaşmış değiliz. | Open Subtitles | ولم نجد أي ظاهرة أخرى يحصل فيها تسارع من الصفر الى أسرع سرعة ممكنة بشكل فوري لا شيء أخر يتحرك بهذه السرعة |
Bir şeyleri sıfırdan inşa etmek istediğimizi söyledik, ...gurur duyacağımız bir şeyleri. | Open Subtitles | لقد قلنا أننا نريد أن نبني شيئًا من الصفر شيء نفخر به |
Yolunda, aynı bizim gibi, sıfırdan buralara gelebilmiş biri gibi yolunda ilerliyorsun. | Open Subtitles | سلكت المسار الوحيد الذي يمكن أن يسلكه شخص من الصفر كما فعلنا |
O halde tamam diye düşündüm deneyeceğim ve sıfırdan elektrikli bir ekmek kızartma makinesi yapacağım. | TED | فقلت .. في نفسي .. حسناً اريد ان احاول ان اصنع محمصة خبز كهربائية من الصفر |
Kendi kendine herşeyi sıfırdan yapmak gerek dedi. | TED | فقال لنفسه يجب ان نصنع الاوراق بأنفسنا من الصفر |
Amaçları sıfırdan bir akıllı şehir demosu yaratmaktı. | TED | هدفهم هو بناء المدينة التجريبية الذكية من الصفر. |
Bunu yapmak pahalıydı da ama sıfırdan başlamaktansa çok daha etkili bir yol oldu. | TED | القيام بذلك كان مكلفاً، ولكنه الطريق الأكثر فعالية من البدء من الصفر. |
Ve bu ilk örnekten sonra, ücretsiz ve kaynağı açık bir yazılıma koyulduk böylece başkaları bizim gibi sıfırdan başlamayacaktı. | TED | وبعد هذا النموذج الأولي، قررنا جعل البرنامج مجاني ومفتوح المصدر حتى لا يضطر الآخرون للبدء من الصفر كما فعلنا. |
Hassas robotlarda ise yalnızca sıfırdan bir aktüator yapıyorsunuz, çoğu zaman böyle, ama esnek materyalinizi belirli bir girdiye cevap verecek formda şekillendiriyorsunuz. | TED | في الروبوتات اللينة نبني المشغلات من الصفر أغلب الوقت، ونشكل المادة المرنة بشكل يستجيب لبعض المهام. |
daha önce hiç bilmediğiniz bir oyunu sıfırdan öğrendiniz. | TED | هل تعلّمت من الصفر لعبة لم تكن تعرفها مسبقا. |
Dahası, bir çok beceri başka dallara aktarılabiliyor, ve yol aldığımız her yeni alanda öğrendiğimiz her şeyi götürüyoruz, yani biz nadiren sıfırdan başlıyoruz. | TED | ماذا أيضا، يمكن نقل المهارات بين مختلف التخصصات، ونجلب معنا كل ما تعلمناه إلى كل مجال نسعى إليه، إذن نادرًا ما نبدأ من الصفر. |
Salt, yeni türü baştan incelemeye başla. | Open Subtitles | سولت ابدأ العمل من الصفر على الفيروس الجديد |
baştan alalım aynı tuşlarda dönerek, yapalım. | Open Subtitles | بدءاً من الصفر وعبر التقدم ضمن دائرات سيكون التأثير المباشر |
Daha ziyade, bir çeşit politik aksiyondu seçildiğim sırada kullanılabilir şehir bütçesinin sıfır virgül birşeyler olduğu bir çevrede bir aksiyon. | TED | بل كانت شكلا من أشكال العمل السياسي في وقت كانت فيه الميزانية المتاحة للمدينه بعد انتخابي ، اكثر بقليل من الصفر |
Yine aynı toplulukta, beyaz kadınların ölüm oranı sıfıra yakındır. | TED | فى نفس هذه المجتمعات، معدلات النساء البيض تقترب من الصفر. |
Bakiyemiz sıfırın altında ve bankaya borcumuzu ödemek için hiçbir şey yapamıyoruz. | Open Subtitles | لدينا اموال أقل من الصفر و لا توجد طريقة لتسديد قرضنا البنكي |
Temiz bir sayfa açman, bütün bunları arkanda bırakman lazım. | Open Subtitles | عليك أن تبدأ من الصفر ، ترك وراء كل هذا. |
Onun mühendislik işi örneğin, yoktan var etti. | Open Subtitles | تلك المؤسسة الهندسية التي يمتلكها بناها من الصفر |