Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
Şunu farkettim, ticari bir hava aracıyla bu tarz bir fotoğraf yakalayamazdınız. | TED | أدركت أنه لا يمكنك أن تأخذ هذا النوع من الصور بالطائرات التقليدية. |
Aslında burada bir yerde bir takım fotoğraflar olacaktı, işte buldum. | TED | وفي مكان ما هنا، توجد سلسلة من الصور – ها هي هنا |
Bu yolculuktaki en sevdiğim resim Joe ve Roseanne aitti. | TED | تعتبر صورة جو وروزان من الصور المفضلة من هذه الرحلة، |
Bu çaba, erken gelişim dönemindeki bir çocuğun algıladığı görüntülerin sadece belli bir bölümünü elde edebilmemiz içindi. | TED | هذا يبين مقدار الجهد المُسْتغرق لالتقاط مجرد جزء صغير من الصور التي يستوعبها عقل طفل في سنوات تطوره الأولى |
Bandonun arkasında sokakta yürüyecekler. Çekebildiğiniz kadar iyi resimler çekin. | Open Subtitles | سوف تقودهم الفرقة الموسيقية للشارع التقطوا العديد من الصور المناسبة |
Burada sizlere gösterdiğim resimlerin çoğu gerçekten çok güzel, ama aynı zamanda çok güçlüler. | TED | وكثير من الصور التي عرضتها لكم هنا جميلة جداً لكنّها أيضاً قوية جداً |
Bu oranı yüzde beşe indirirsek, hala fotoğraflarını yüzde 60'ı kapsıyoruz. | TED | إذا ذهبت أسفل لخمسة في المائة، فأنك ما تزال تمثل ستين في المائة من الصور. |
Demek babam varlığıma dair her türlü izi silmiş. Aile fotoğrafları, videolar. | Open Subtitles | هذا يعني أن أبانا مسح كل آثار وجودي من الصور الأسريّة والأفلام |
Daha fotoğraf çekmek yok, simit yemek yok... ve kesinlikle düğüne gitmek yok. | Open Subtitles | لا مزيد من الصور , لا مزيد من البيغل وبالتأكيد لا حفلات الزفاف |
Eski albümlere bakıyordum da orada kayıp birçok fotoğraf var. | Open Subtitles | كُنتُ أنظرُ في ألبومٌ قَديم وهناك الكَثيرٌ من الصور المَفقودة |
Hepsiyle yatış pozisyonuna geçmemiştik, ama bir sürü fotoğraf çektirdim. | Open Subtitles | لم أتوافق مع معظمهن ولكنني حصلت على العديد من الصور |
Yasadışı fotoğraflar, aşk mektupları, belki eski bir evliliğin kanıtları. | Open Subtitles | الرئيسية من الصور غير المشروعة، رسائل حب، ربما رخصة الزواج القديم. |
Size fotoğraflar sundular, ve siz de benim ve arkadaşlarımın görüşmeleri olduğunu... belki de bazı kanunsuz anlaşmalar olduğunu düşündünüz. | Open Subtitles | اروكم الكثير من الصور وقد تظنون انني واصدقائي اجتمعنا معا من الارجح لمؤامرة إجراميه |
Selam, yarın gelebilir misin, birlikte gözden geçirmek için yeni fotoğraflar buldum. | Open Subtitles | أيمكِنكِ أن تأتِ غداً؟ لقد سحبتُ المزيد من الصور لكى تفحصيها |
Daha sonraki sene daha çok resim görmek ister misin diye bana sordu. | Open Subtitles | بعد ثلاث سنين كتبت لي إذا كنت أريد أن أرى مزيد من الصور |
Size birkaç resim göstererek başlamak istiyorum, sonrasında konuşacağım. | TED | أود أنّ أبدأ لأعرض لكم القليل من الصور و بعد ذلك سأتحدث. |
Böylece kalabalıklar tarafından teker teker oluşturulan bu görüntülerin derinlemesine birleşerek aslında haritayı meydana getirdiğini görebilirsiniz. | TED | لذا انتم بالفعل ترون كيف يتم دمج ذلك النوع من الصور التي التقطها الناس بطريقة عميقة جدا، في الخريطة نفسها. |
Bu resimler ve öyküler kümesi, bir arşiv meydana getiriyor. | TED | وهذا الكم الكبير من الصور والقصص يُشكل أرشيفاً. |
Şu anda resimlerin yerine yazıların kullanılması ...Birleşik Devletler'deki ingilizce konuşamayan nüfusa karşı bariz bir harekettir. | Open Subtitles | الإستعمال الحالي للكلمات بدلاً من الصور تحرك واضح ضد السكان غير الناطقين بالأنجليزية |
fotoğraflarını çekip acilen buraya yollamışlar. | Open Subtitles | من الصور التى إلتقطوها لها و إستخرجوها بسرعه خصيصا لذلك |
Ben de çok basit bir portre serisi yapmaya karar verdim, sabıka fotoğrafları bi' nevi. | TED | لذا قررت أنا أقوم بسلسلة من الصور البسيطة كصور التوقيف البوليسي إن شئتم. |
Eğer beyin dilimlerinin pek çok görüntüsünü alıp üst üste yerleştirirsek üç boyutlu bir görüntü elde ederiz. | TED | فلو أخذنا العديد من الصور لعدد من شرائح المخ و قمنا برصها فوق بعضها، سنحصل على صورة ثلاثية الأبعاد. |
Mesele şu ki hem dış hem de iç görüntüler oldukça doğruydu. | TED | ما في الأمر أنه، كل من الصور الداخلية والخارجية تعتبر حقيقية تماما. |
Aynı zamanda interneti cinsel görüntülerden uzak tutmak için mesaisini harcıyor. | Open Subtitles | وهو مشغول بالقيام بعمله المهم لإبقاء الإنترنت خالي من الصور الجنسية. |
Ve bu sadece yaşanan devrimi ve ödememiz gereken bedeli gösteren dehşet verici resimlerden biri. | TED | هذه بعض من الصور الاقل شناعة عن الثورة انه الثمن الذي يجب ان ندفعه من اجل تقدمنا |