Ertesi gün kızıyla karşıdan karşıya geçerlerken bir anda o araba çıkmış. | Open Subtitles | في اليوم التالي، هو وابنته يعبران الشارع، وتظهر هذه السيّارة من العدم |
"Aynı zamanda, Roma süvarileri ve hafif-zırhlı bölükleri bir anda ortaya çıkmış gibilerdi." | Open Subtitles | في نفس الوقت الخيالة الرومانية وبعض الاسلحة الخفيفة تبدو أنها تظهر من العدم |
sıfırdan bir şey yaratmanın ne olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | انت لاتعرف شيئا انه ابداع خلق شيئ من العدم |
hiç yoktan bu sözde görüntüleri uydurdu ve şimdi seni bunlarla ilgilenmeye zorluyor. | Open Subtitles | إنّه يأتي بتلك الرؤى من العدم. ثم جذبك إليه لتربط الرؤى مع بعضها. |
Bu nereden geldiği belli olmayan mutluluk beni serseme çevirmişti. | Open Subtitles | وقد فاجأ لي، هذه السعادة الجديدة الذي جاء من العدم. |
Oraya oturursan Kim Tan bir yerlerden çıkacakmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | جلوسك هنـا يُـشعرني ان كـيم تــــــان سيظهر امامي من العدم |
Tam bir Hiçlikten bunu çıkartabilir, yoktan var edebilir. | TED | يستطيع أن يخلق من العدم المطلق. خلق من العدم. |
Ama birden bire hiç olmayan bir yerden bir kapı oluşuverir ve bu kapı merdivenlere açılır. | TED | لكن في بعض الأحيان كأنه هناك باب يظهر من العدم ويفتح على درج. |
Caddeler Buğday biti kaynıyor, Birdenbire ortaya çıktılar. | Open Subtitles | الشوارع تعج بالويفيل ، لقد ظهروا من العدم |
Beyaz çocuk adamım, bir anda ortaya çıktı, fırtına gibi. | Open Subtitles | ,الرجل الأبيض، أتى من العدم , يا رجل، مثل إعصار |
"Aynı zamanda, Roma süvarileri ve hafif-zırhlı bölükleri bir anda ortaya çıkmış gibilerdi." | Open Subtitles | في نفس الوقت الخيالة الرومانية وبعض الاسلحة الخفيفة تبدو أنها تظهر من العدم |
Kız bir anda ortaya çıktığını ve sonra onun peşinden geldiğini söyledi. | Open Subtitles | تقول الفتاة أنّه أتى من العدم وأنّه سيلحق بها لينال منها الآن. |
Krosoczka ailesi komedi dizisinin kuzen Oliver'iydim, bir anda ortaya çıkan yeni çocuk. | TED | كنت مثل ابن العم أوليفر لمسرحية سيتكوم لعائلة الكريزوسكا، الطفل الجديد الذي ظهر من العدم |
Gemin bir anda beliriverdi ve biz bu teknolojiyi bilmiyoruz. | Open Subtitles | سفينتك ظهرت من العدم ونحن لا نعرف هذه التقنيه |
10 saniye önce bir şey yoktu. bir anda çıktı. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء منذ 10 دقائق، لقد خرج فجأة من العدم |
Her şeye sıfırdan başlamak ne demek bilmiyorsun. | Open Subtitles | انت لاتعرف شيئا انه ابداع خلق شيئ من العدم |
Tabii ki, eski bir sevgiliye hayran olduğunuzda, bazen alevler sizi sarabilir ve sıfırdan başlamanız gerekebilir. | Open Subtitles | ..بالطبع عندما تنبش بالرماد القديم ..أحيانا ما ستحصل عليه هو الحرق .وسيكون عليك البدء من العدم |
hiç yoktan ortaya çıkıyor ve kızın olduğunu mu söylüyor? | Open Subtitles | إذن ، هذه الفتاة تظهر من العدم وتخبركَ أنها إبنتكَ؟ |
Evimin olduğu sokağa giden köşeyi döndüğümde evim gözümün önündeyken, arkamda nereden çıktığı belli olmayan ve giderek yaklaşan ayak sesleri işittim. | TED | وبينما كنت متجهة إلى الزاوية المؤدية لشارعي، حيث أرى منزلي هناك، سمعت خطواتٍ خلفي والتي بدت وكأنها تقترب من العدم وكانت الخطى تتسارع. |
Bir işadamı ve köpeği olan bir kadın bir yerlerden gelip onu zorla otobüse bindirdiler. | Open Subtitles | رجل أعمال وسيدة معها كلب اتوا من العدم وأجبروه علي ركوب الباص |
Organları yoktan var etmek sihir gibi görünebilir fakat bunu başarabilen bir dizi organizma var. | TED | قد تبدو إعادة إنماء أعضاء الجسم من العدم أمرًا سحريًّا، لكن هناك العديد من الكائنات الحية التي تستطيع القيام بذلك. |
-Bilmiyorum, efendim. Belirsiz bir yerden güçlü enerji sinyalleri aldık ve sonra kayboldular. | Open Subtitles | لا أعرف يا سيدي , لقد رصدنا طاقة من نوع غريب من العدم و فجأة اختفت |
Annem balinanın ağzından içeri bakarken birden bire esrarengiz bir gemi ortaya çıkmış. | Open Subtitles | ... وبينما كانت أمي تحملق داخل فم الحوت ظهرت سفينة غامضة من العدم |
Sanki, bu yıldız Birdenbire ortaya çıkmış. | Open Subtitles | أنه كما لو ان هذا النجم ظهر فقط من العدم |
Belirtilerin artması mümkün, ama aniden ortaya çıkmaları pek olası değil. | Open Subtitles | لكنه نادرا ما يظهر من العدم يبدو انه قام بانتقال ناجح |
Bu et parçasına Hiçlikten bir ruh vermenin gururunu yaşıyor olmalısınız. | Open Subtitles | حسناً، وصلتم للغرور .. حيث توجب عليكم انتزاع الروح من العدم |
Annem ölüyordu, korkuyordu, her yeri titriyordu ve bir hiçlik dünyasına girmek istemediğini söylüyordu. | Open Subtitles | كانت أمي تحتضر , و كانت خائفة و ترتعد و قالت أنها لا تريد فقط الدخول إلى عالم من العدم |
Evet, asıl şey, bu adam Hiçbir yerden ortaya çıktı. | Open Subtitles | نعم, الامر كان ان هذا الرجل اتى من العدم |