"من الفرص" - Translation from Arabic to Turkish

    • fırsat
        
    • şans
        
    • şansı
        
    • fırsatı
        
    • girişimde daha
        
    • kadınlar için
        
    Koç olmak sana bir sürü yeni fırsat kapısı açacak Open Subtitles ان تكون مدربا سوف يفتح عالما كاملا من الفرص لك
    Güzel yer, bir ton fırsat var ama sen bunları değerlendirmek istemedin çünkü benim hayatımı çalmak daha kolay, değil mi? Open Subtitles مكان هادئ الكثير من الفرص و لكنكِ لا تبدين حقاً أنّكِ انتهزتِ أي فرص لماذا، أمِن السهل أن تسرقي حياتي فحسب؟
    Şu ana dek beni öldürebileceğin pek çok fırsat geçti eline. Open Subtitles كانت لديك العديد من الفرص لتقتلني لو أنك أردت ذلك حقاً
    Sana kaç defa şans tanıdım ama beni hayal kırıklığına uğrattın! Open Subtitles أعطيتك فرصة و ثانية و العديد من الفرص لقد خذلتني
    Annenin yolculuk etme şansı hiç olmadı. Open Subtitles والدتك لم تحصل على الكثير من الفرص للسفر
    Saif'in yardımcısı olduğu için yalnız onu öldürmek için bol bol fırsatı oluyordu. Open Subtitles حسنا كمساعد لسيف لقد كان لدية كثير من الفرص لقَتْل الأميرِ بينما هم كَانوا لوحدهم.
    Başka bir girişimde daha bulunmasına mahal veremeyiz. Open Subtitles لايمكن أن نعطيها المزيد من الفرص
    Ben bu görünmez sınırlara sık sık çarptım ve kadınlar için fırsatlar olsun istedim. TED وقد طرقت كثيرا ذاك الباب وأردت أن تحظى المرأة بالمزيد من الفرص.
    Beni ve Kara'yı öldürebilmek için eline defalarca fırsat geçtiğini biliyorum. Open Subtitles أنا أعرف انه كان لديكِ الكثير من الفرص لقتلي ولقتل كارا
    Size güzel bir fırsat sundum, defalarca uyardım ama artık yeter. Open Subtitles أعطيتكم الكثير من الفرص أخبرتكم مرة بعد أخرى والآن انتهى الأمر
    Oraya gittim; bunun sayesinde yaratılan fırsat ve platform üzerine kendi yaşamlarını kuran küçük çiftçilerle tanıştım. TED ذهبت إلى هناك؛ التقيت بمزارعين صغار تمكنوا من بناء حياة كريمة من الفرص والامكانات التي منحها لهم البرنامج.
    Gerçek şu ki, biz bilim insanlarından yeterince yok, araştırmacı olmaları için daha fazla insana fırsat vermeliyiz. TED الحقيقة بأنه لا يوجد ما يكفي منا كعلماء، يجب علينا إعطاء المزيد من الفرص للناس ليصبحوا مستكشفين.
    Bunu tekrar, tekrar ve tekrar güçlendirmek için bir çok fırsat var. TED هناك الكثير من الفرص لجعلها قوية مرارا وتكرارا.
    Şayet çözemezsek... çok fazla duygu ve çok fırsat kaçıracağız. TED وإذا لم نفعل ذلك، فهناك الكثير من الفرص والمشاعر التي لن نحصل عليها.
    Küresel olarak daha fazlasını yapmalı ve bu yeni doktorlara azimlerini kanıtlamaları için fırsat vermeliyiz. TED نحتاج أن نقوم بالمزيد على الصعيد العالمي لإعطاء هؤلاء الاطباء المزيد من الفرص لإثبات حماسهم.
    Sana kaç defa şans tanıdım ama beni hayal kırıklığına uğrattın! Open Subtitles أعطيتك فرصة و ثانية و العديد من الفرص لقد خذلتني
    Canım, hayat hak etsen bile... sana yükselmek için... çok fazla şans tanımaz. Open Subtitles عزيزي، الحياة لاتعطيك الكثير من الفرص لترتقي للأعلـى حتـى لو تستحقها
    Günah çıkartmak için çok şansı vardı. Open Subtitles صدقني، كان عنده الكثير من الفرص للإعتراف.
    Günah çıkartmak için çok şansı vardı. Open Subtitles صدقني، كان عنده الكثير من الفرص للإعتراف.
    Scarab'ının bize ihanet etmek için birçok fırsatı oldu ama etmedi. Open Subtitles خنفستك كان لديها العديد من الفرص لخيانتنا ولم تفعل.
    Başka bir girişimde daha bulunmasına mahal veremeyiz. Open Subtitles لايمكن أن نعطيها المزيد من الفرص
    Bugün, kadınlar için, büyükannemin dönemine kıyasla, politikadaki, kanunlardaki değişiklikler sağolsun, çok daha fazla imkanlar var ve bunların hepsi çok önemli. TED اليوم، هناك العديد من الفرص المتاحة للنساء مقارنة بوقت جدتي بفضل التغيير في السياسات والقوانين، وهذا أمر مهم للغاية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more