bakın, bu aptalca gelecek biliyorum ama dün gece müzeden bir mumya kayboldu. | Open Subtitles | انظر، أعرف بان هذا سيبدو غبي جدا، لكن مومياء إختفت من المتحف الليلة. |
Bir de, erken bir akşam yemeği için müzeden birileriyle buluşmam gerek. | Open Subtitles | أيضا، لا بد لي من تلبية بعض الناس من المتحف لعشاء مبكر. |
Yani, ben hançeri müzeden çaldım sen de hançeri benim aracımdan çaldın. | Open Subtitles | إذن ، أنا سرقة الخنجر من المتحف وأنتَ سرقة الخنجر من شاحنتي |
Çalınan her parçayı geri verseydin müze binası boş kalırdı. | Open Subtitles | إذا أعدت كل قطعة ...مسروقه ... من المتحف لن يبقى لك .إلا مبنى فارغ |
Bu yine de bir şeyi değiştirmiyor. İstikametimiz müze. | Open Subtitles | لن يتغير اي شيء، سنبدأ من المتحف. |
müzedeki kadın arayıp bir iptal olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | اتّصلت المرأة من المتحف وقالت إنّ أحدهم ألغى الحجز |
Bu müzedeki yumurta yiyen robot. | Open Subtitles | انه الروبوت الذى يأكل البيض المسروق من المتحف |
Elimde muhteşem bir parça var. Doğrudan Irak Ulusal Müzesi'nden. | Open Subtitles | لدي قطعة رائعة ، أتت مباشرة من المتحف العراقي الوطني |
müzenin farklı bir kısmında çalışıyorum. Ben bir adlitıp antropoloğuyum. | Open Subtitles | أنا أعمل في قسم مختلف من المتحف أنا عالمة قضائية بعلم الإنسان |
müzeden 4 blok ötede bir çöp kutusunda tek kullanımlık bir telefon bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا هاتف مُتخلص منه بصندوق القمامة على بعد 4 بنايات من المتحف. |
Ve bu anlaşıldığında, bütün değerini kaybetti ve müzeden çıkarıldı. | TED | وعندما تم اكتشاف ذلك فقدت قيمتها .. وتم ازالتها من المتحف |
Ama bize müzeden hatırladığı bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لكنها اخبرتنا بأن كل شىء تذكرتة من المتحف |
müzeden çalınan sikkeleri duydun mu Parlak Yeni Düşmanlar? | Open Subtitles | هل سمعت عن تلك العملات التى سرقت من المتحف الأعداء اللامعين الجدد؟ |
müzeden canlı, Bryan Morris, KOUS. | Open Subtitles | معكم من المتحف مراسلتكم بريان موريس قناة كا. أو. يو. |
Dün gece müzeden bir elmas çalınmış. Büyük bir şey. | Open Subtitles | لقد سرقت ماسة من المتحف الليلة الماضية, واحدة كبيرة |
Bir saheseri herhangi bir müzeden ödünç alip... kopyaladiktan sonra genellikle kopyayi geri gönderirdi. | Open Subtitles | كان يستعير اللوحة الاصلية من المتحف ويقلدها ويرجع التقليد |
1972'den önceki müze kayıtlarının hepsi aynı odada tutulur. | Open Subtitles | كل شيء من المتحف مسجلقبلعام1972... محفوظ في نفس الغرفة. |
2006'da Thinc Dizayn ile birlikte bir takımla müzenin orijinal şemasını oluşturmak için çalışmaya başladık ve hem müze hem de anıt için sonra da medya prodüksiyonu için medya dizaynını bitirdik. | TED | إذا بدأنا به في سنة 2006 كجزء من فريق مع Thinc Design من أجل خلق الخطة الرسمية الأصلية للمتحف، ثم قمنا بكل تصميمات أجهزة الإعلام لكلٍ من المتحف و المبنى التذكاري ثمَّ قمنا بالإنتاج الإعلامي. |
müzedeki bir işten daha fazla getirir. | Open Subtitles | ربما يدفع لي أكثر من المتحف المنصب |
müzedeki adama Wakefield'in nereye gömüldüğünü soran o. | Open Subtitles | أعني , هي من سألت الرجل من المتحف عن مكان دفن (ويكفيلد) |
Amerikan Yerlileri Müzesi'ne sadece bir kaç blok uzaklıktayız. | Open Subtitles | حسنا يا رفاق ، نحن على بعد بنايتين من المتحف الأمريكي |
Pek çok açıdan, müzenin her yerini durduğunuz yerden görebilirsiniz. | Open Subtitles | من المذهل النظر من خلاله... إلى أقسام أخرى من المتحف. |