Kurban Asyalı olduğuna göre üstünde Çince karakterleri olan bir kâğıt bulman mantıklı. | Open Subtitles | بما أن الضحية آسيوية من المنطقي أن نجد ورقة تحتوي على كتابة صينية |
Öğretmenlik ruhuna işlemiş yani bu olabilir. - Bir öğrenci bulması mantıklı. | Open Subtitles | كان ذلك راسخاً به، مما يجعل من المنطقي أنه أراد إيجاد طالباً. |
St. Louis'te aylar sürecek tedavi için hayatınızı değiştirmeniz pek mantıklı değil. | Open Subtitles | حسناً, بالكاد من المنطقي بالنسبة لك, آه, اعتزال كل حياتك لشهور متتالية |
çünkü o zamanlar her şey rekabet ve saldırganlıkla ilgiliydi, yani bu pek de mantıklı gelmiyordu. Önemli olan şey kazanıp kaybetmek. | TED | لأنه آنذاك كان كل شيء يتعلق بالتنافس والعدوانية، ولم يكن ذلك من المنطقي. الأمر الوحيد الذي يهم هو إما أن تفوز أو تخسر. |
Onun için her şeyi yapabilmen akla yatkın. | Open Subtitles | إذن من المنطقي أنّكَ ستفعل أيّ شيء لأجله |
mantıken bu kaydı elinde bulundurması muhtemel tek kişi kendisi. Pekala. | Open Subtitles | إنها الشخص الوحيد الذي يكون من المنطقي أن يملك هذا الفيديو. |
Ama bizim için, ve benim için, mizahı tasarlamaya yardım etmede, Birini bir diğeri ile karşılaştırma mantıklı gelmiyor. | TED | ولكن بالنسبة لنا، وبالنسبة لي، المساعدة في إعادة تصميم الدعابة، ليس من المنطقي أبدا أن نقارنه. |
Kendi üzerimde alıştırma yapmak bana daha mantıklı geldi. | TED | يبدو تماما مثل أنه سيكون من المنطقي أكثر أن أقوم بطلاء نفسي. |
İşte bu yüzden vücudun embriyoları dikkatlice gözden geçirmesi ve hangisinin bu zorluklara değeceğine bakması çok mantıklı. | TED | ولذلك فإنه من المنطقي أن يفحص الجسم الأجنة بعناية فائقة، ليكتشف من بينها من يستحق التحدي. |
İşte bu yüzden, bu ortamda imla için bu kadar zaman ayırmak gerçekten de çok mantıklı. | TED | وبالتالي وفي سياق ذلك، يصبح من المنطقي بذل الكثير من الوقت لتعلم الإملاء. |
Bize göre, kimyasal sensör bulundurmak için homeostazi kontrol birimi oldukça mantıklı bir yer. | TED | وبالنسبة لنا، فإنه من المنطقي أن يكون أحد مراكز التحكم المحورية للتوازن الحيوي هو مكان يوظّف مستشعرات كيميائية. |
Burada bir tane bulunması çok mantıklı, tali yolun ana yola birleştiği yerde. | TED | اذاً, إنه من المنطقي أنك تحتاج واحدة هناك, على الطريق الثانوي دخولاً على الرئيسي. |
Ve diyor ki, oyuncuların sanal dünyada gerçek dünyadakinden daha fazla zaman harcaması mantıklı geliyor. | TED | يقول أنه من المنطقي حالياً أن يمضي اللاعبون وقت أكبر في العالم الإفتراضي من الحقيقي. |
Kadının da yatarken gözlük takmadığını düşünmek mantıklı görünüyor. | Open Subtitles | من المنطقي الافتراض بأنها لم تكن تلبسهم في السرير. |
Her şey bir toplantıyla başladı. Yine bir toplantıyla bitmesi mantıklı. | Open Subtitles | كل الأمر سيبدأ بأجتماع،لذا سيكون من المنطقي أن ينتهي الأمر بهذه أيضاً. |
Neden burada olduğunu, neler olduğunu anlat ama hiç mantıklı gelmiyor. | Open Subtitles | استخبرني لما انت هنا؟ لما يحدث هذاظ لا شيء من هذا من المنطقي |
- Aşağıya kasayı boşaltmak için indiklerini düşünmek mantıklı. | Open Subtitles | من المنطقي الاعتقاد بانهم الآن هناك في الأسفل يفرغون المدفن |
Polis kapısını çaldığında açmamış olması daha mantıklı değil mi? | Open Subtitles | اليس من المنطقي الا يفتح الباب اصلا خلال البحث المخطط البدائي؟ |
Dün gece çok mantıklı görünüyordu. | Open Subtitles | لقد سمعتك. نعم، حسنا، فقد كان من المنطقي صباح أمس. |
7000 simülasyonun ardından eski anılarının yerini yenilerinin alması oldukça akla yatkın. | Open Subtitles | بعد 7,000 محاكاة ، من المنطقي فقط ان بعض ذكرياتك القديمة تبدلت بواحدة جديدة |
E yazıyor gibi konuşabiliyorsan o zaman mantıken bazen de konuşuyor gibi yazmak isteyebilirsin. | TED | حسناً ، إن كان بإمكانك التحدث مثل الكتابة فأنه من المنطقي أن ترغب في أن تكتب مثلما تتكلم |
Yeni bir şey keşfedildiğinde, bir sonraki adımın, keşfedilen şeyin analizini ilerletmek adına matematiksel ve istatistiksel bir yöntem geliştirmek olması mantıklıdır. | TED | عندما يتم اكتشاف شيء جديد، من المنطقي آنذاك أن واحدة من الخطوات التالية هي إيجاد الطريقة الإحصائية الرياضية لدفع هذا التحليل إلى الأمام. |