Ve de oranın bir çeşit sirke dönüşünü Öylece izlemeyeceğim. | Open Subtitles | ولا أطيق حقاً أن تتحول إلى سيركٍ من نوعٍ ما |
Göğüs boşluğuna bir çeşit tüp yerleştiriyor ve kalp kasını çıkarıyor. | Open Subtitles | أدخل أنبوباً من نوعٍ ما في تجويف الصدر و أستخرج القلب |
Bize zaten yaptığı şeylere baksana, bu bir çeşit tuzak! | Open Subtitles | انظر الى ما فعله بنا بالفعل إنها حيلة من نوعٍ ما |
Eğer bir bilgisayar içinde... bir tür geniş ağlı program kodu içinde yaşıyorsak... tüm programlar aslında evreni inşa etmiştir. | Open Subtitles | إن كُنا نعيش في واقع افتراضي داخل حاسوب فعلى شفرة ضخمة من نوعٍ ما أنّ تُشغِّل البرنامج .الذي يصنع كوننا |
Onu sarmalayan gri deri organik bir malzeme, biyomühendislik eseri bir tür uzay giysisi gibi. | Open Subtitles | اللحم الرمادي الذي كان يغلّفه، هو مادّة عضويّة، بزّة فضائيّة مهندسة حيوياً من نوعٍ ما |
bir çeşit nöropati olabilir. Sifilisin şimşek ağrıları. | Open Subtitles | قد يكون إعتلالاً عصبيّاً من نوعٍ ما آلام الزهري البارقة؟ |
bir çeşit pastiş aslında. Ama siz Amerikalıların almak istediği bu ben de satıyorum. | Open Subtitles | إنها معارضة أدبية من نوعٍ ما لكن هذا ما ترغبون بشراءه يا شعب أمريكا |
Başkan'a kriz geçirtecek bir çeşit zehir falan mı? | Open Subtitles | بوضع سمٍّ من نوعٍ ما سمّ يسبّب سكتةً دماغيّةً للرئيس |
Tamam, bak, yalvarmak istemem ama bu bir çeşit ültimatom sayılır. | Open Subtitles | إسمع , لا أريد أن أترجاك . ولكنه كان إنذار من نوعٍ ما |
Kontrplak, çekiç, çivi ve kürek. Sanırım bir çeşit kutu yapmayı planlıyor. | Open Subtitles | شرائح خشبية، مطرقة، مسامير، مجرفة، إنّه يصنع صندوقاً من نوعٍ ما. |
Kontrplak, çekiç, çivi ve kürek. Sanırım bir çeşit kutu yapmayı planlıyor. | Open Subtitles | شرائح خشبية، مطرقة، مسامير، مجرفة، إنّه يصنع صندوقاً من نوعٍ ما. |
Bunun sorumlusu olan kişi uçağa bir çeşit cihaz yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | آياً يكن المسئول ، لابد أنه زرع جهاز من نوعٍ ما على الطائرة |
Bu çam ağaçları aslında taşların etrafında bir çeşit desen halinde ve bir de, uh, her birinde antik metal başak. | Open Subtitles | أشجار الصنوبر هذه تمثّل نمط من نوعٍ ما حول الصخور، وهُناك مسمار معدني قديم في كل واحدة. |
Teste bakacağız ama bir çeşit alerji olduğundan şüpheleniyorum. | Open Subtitles | سنرى ما التحليل تقوله، لكن أضن أنه حساسية من نوعٍ ما. |
O zaman tırtıkları var. Demek ki bir tür testere arıyoruz. | Open Subtitles | لكن لم يكنْ به أسنان إذن فنحن نبحث عن منشار من نوعٍ ما |
Sensörlerimiz ondan ileti alıyor. bir tür anlık yayın. | Open Subtitles | تكتشفُ مشعراتنا إرسالاً منه دفْقَ معلوماتٍ من نوعٍ ما |
bir tür patlama oldu. | Open Subtitles | نعم ، في الحقيقة ، لقد كان هناك . انفجار من نوعٍ ما |
Size bir tür hediye veriyormuş gibi davranıyor ama tek yaptığı sizi bir köpek sürüsüne dönüştürmek! | Open Subtitles | إنه يجعلكم تشعرون أنه يعطيكم هدية من نوعٍ ما حين كل ما يفعله أنه حولكم لمجموعة من كلاب الحراسة |
Gecenin bir yarısı elinde bongo ile geldi. Aptal gibi bir tür müzikli seks çağrısı sandım. | Open Subtitles | لقد حضر في منتصف الليل بطبلته لقد ظننت بحمق أنها نداء جنسي غنائي من نوعٍ ما |
Görünüşe göre toprağın altında bir tür yapı var. | Open Subtitles | اتضح أنّ هنالك بنّيةً من نوعٍ ما تحت التربه. |
Bana ders vermeye falan mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | .. ما الذي كنتَ تحاول أن تدرسني عبرة من نوعٍ ما ؟ |