| Ağır sakinleştirici aldı yani gece boyu uyuyacak. | Open Subtitles | لقد أعطيته مهدىء كبير وهذايعنىأنه سينامالليلةبأكملها. |
| Mesajımın sakinleştirici etkisi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد من هذه الرسالة أن تكون ذات تأثير مهدىء |
| Çok şükür sakinleştirici sistemimden çıktı. | Open Subtitles | لحسن حظي أن مهدىء الأعصاب خرج من جسمي أخيراً. |
| Şuna bak yemek kutusu! Hayvan yatıştırıcı silah. | Open Subtitles | افحص هذا الشىء , ياصندوق الغداء مهدىء للحيوانات |
| Bildiğiniz gibi, aloe deri yaralarına ve güneş yanıklarına doğal yatıştırıcı. | Open Subtitles | كما تعلم، الصبار مهدىء طبيعيى لهيجان الجلد وحروق الشمس. |
| Doğa ananın sakinleştiricisi. | Open Subtitles | إنه مهدىء من أمنا الأرض |
| Sakinleşmezse sakinleştirici verin mutlaka. | Open Subtitles | ولا تتردد في إعطائه مهدىء إن لم يهدأ بنفسه |
| İşin aslı benim sakinleştirici bir silahım yok. | Open Subtitles | ليس لدي بالفعل مسدس مهدىء للأعصاب |
| Bu yüzden size çok hafif bir sakinleştirici vereceğim. Kan basıncınız normale dönecek. | Open Subtitles | سأعطيك مهدىء خفيف وسيقوم بإنزاله |
| Tekrarlama beyinde örüntüler oluşturur, bunlar tekrarlandıkça da çocukta sakinleştirici bir etki yapar. | Open Subtitles | هم المفتاح للوصول اليه انت تعرف, هذا منطقى, التكرار يشكل انماطا فى العقل و كلما تكررت هذه الانماط, تشكل تأثير مهدىء على الطفل |
| Sanırım sakinleştirici alıyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنه بسبب مهدىء الأعصاب |
| Hayır, alacaksın. Sadece hafif bir sakinleştirici. | Open Subtitles | بل ستتمكنى إنه مهدىء بسيط |
| Lana'nın benim üzerinde sakinleştirici bir etkisi olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن (لانا) لها تأثير مهدىء عليّ |
| Bu sabah biraz heyecanlıydı ama ona yatıştırıcı verdim. | Open Subtitles | لقد كانت مهتاجة قليلا هذا الصباح لكنى اعطيتها مهدىء |
| Felç olmadın. O sadece yatıştırıcı. | Open Subtitles | انك ام تصعق انها فقط مهدىء |
| Bana bir at sakinleştiricisi lazım. | Open Subtitles | أحتاج الى مهدىء للأعصاب |