"مهراً" - Translation from Arabic to Turkish

• midilli
• midillisi
• çeyiz
• midilliydi
• çeyizi
• midillim
• midilliye
• midilliyi

"midilli istiyorum, iki kere binip sıkılacağım ve sucuk yapılsın diye satacağım."
أريد مهراً , لذا أستطيع الركاب عليه مرتين حتى أزهق , وأبيعه لكي أجعله صمغاً

Babacık sana midilli almadı diye huysuzlanıyor musun yoksa?
هل أنتِ غاضبة لأنّ والدكِ لم يشتري لكِ مهراً ؟

Aslında büyürken midillisi olan herkesten nefret ederim.
بالواقع، أكره أي أحد إمتلك مهراً في صباه

Evet ama ben her midillisi olmuş olandan nefret ederim demedim.
ولكني لم أصرّح بكرهي لجميع مَن إمتلك مهراً

çeyiz parasını istiyor. Umarım ben de çeyizi olan bir kız bulurum.
أتمنى أن أجد فتاةً تقدم لي مهراً

Çok hoş bir midilliydi ve ben onu çok sevmiştim.
كان مهراً جميلاً ولقد أحببته

Sahibi bir midilli aldığı için duygusal olarak bir çöküş yaşıyordu.
لقد شعر بالهجران العاطفي لأن مالكهُ إشترى مهراً

Eminim bize birer midilli vermek için aramışlardır.
أنا متأكد من أنّهم إتّصلوا ليمنحوا كلّ واحد فينا مهراً

Belki okuyamıyordur, belki de pişman bir midilli atı gibi resim istiyordur.
‫ربما لا تستطيع القراءة ‫ربما تريده أن يرسم لها مهراً صغيراً

Bahse girerim, bütün bunlardan sonra kızına bir midilli alacaksın.
أراهن أنك ستطلب مهراً لأبنتك رغم كل هذا

Ben de Noel'de midilli istiyorum.
وأنا أريد مهراً في عيد الميلاد

Aslında çocukluğunda midillisi olan herkesten nefret ederim.
بالواقع، أكره أي أحد إمتلك مهراً في صباه.

Bir midillisi olduğunu bilmiyordum.
لم أعلم بأنها كانت تمتلك مهراً

midillisi olduğunu bilmiyordum.
لم أعلم بأنها كانت تمتلك مهراً.

Kız kardeşimin midillisi vardı.
أختي كان لديها مهراً

Kuzenimin midillisi vardı.
قريبتي كان لديها مهراً

Caroline için. Evlendiğinde çeyiz olarak kullanabilir.
لكارولين,ليكون لديها مهراً عندما تتزوج

Yalnız ben çeyiz istemiyorum.
لن أخذ مهراً ..

Çok güzel bir midilliydi. Onu çok severdim.
كان مهراً جميلاً ولقد أحببته.

Bence İsabella'nın 1 milyon poundluk çeyizi bu kararı almasında etkili oldu.
ويقال أنه تأثر بإيزابيلا الجميلة عندما جلبت معها مهراً بقيمة مليون جنيه

Benim midillim vardı.
كان لديّ مهراً.

Baba, midilliye binmek istiyorum.
ابي انا سوف اذهب كي امتطي مهراً

Şey, gerçekte midilliyi kastetmedim.
لم أقصد مهراً في حد ذاته