İncelemen gereken kısmen sindirilmiş, bedenden ayrılmış iskelet kalıntıların var. | Open Subtitles | لديك جزئياً أشلاءً ممزقة و مهضومة شبيهة يالهيكل العظمي لكي تتفحصيها |
Sonunda işinin ehli çocuk, yarıya kadar sindirilmiş bir SD kart ile aradığı mutluluğu bulmuş. | Open Subtitles | أخيراً وجد الفتى العبقري خصمه بطاقة ذاكرة نصف مهضومة |
Karnında, hazmedilmemiş insan kalıntıları vardı. | Open Subtitles | معدته احتوت على بقايا غير مهضومة من ساق بشرية |
En azından yarısı hazmedilmemiş bir hapa benziyor. | Open Subtitles | أنها تبدو مثل كبسولة غير مهضومة على الأقل نصف واحدة |
Yeni Gineden sindirilmemiş meyve tohumlarını midesinde taşıyarak | Open Subtitles | حاملةً بذور نباتات عير مهضومة في معدتها من غينيا الجديدة |
Gününün çoğunu ağaç altında serinleyerek geçirir ve bu zaman zarfında da dışkısı ile sindirilmemiş tohumlar bırakır. | Open Subtitles | تستهلك معظم يومها لتهدأ تحت الأشجار حيثما ستترك بشكل قطعيّ بعض البذور الغير مهضومة مع روثها |
İçindeki otlar yarı sindirilmiş vaziyette. | Open Subtitles | الأشنة التي بداخله نصف مهضومة. |
İçindeki otlar yarı sindirilmiş durumda. | Open Subtitles | الطحالب بالداخل نصف مهضومة. |
Hiç biri hazmedilmemiş. | Open Subtitles | كلها غير مهضومة |
Burada kurbanınızın sindirilmemiş parçaları var, ve burada bir kaç renkli kıyafet ve naylon lifler var. | Open Subtitles | ، هنا لدينا بضع القضمات الغير مهضومة تخُص ضحيتْكٌ وبعض ألوان الملابس و ألياف النايلون |
"sindirilmemiş bir elma tatlısının üstünde ilk doğduğunda cehennem bir idealdir." | Open Subtitles | "جحيم فكرة ولدت أولا على فطيرة تفاح غير مهضومة." نعم. |
sindirilmemiş bir biftek olabilirsin. Bir parça hardal ya da bir peynir kırıntısı. | Open Subtitles | قد تكون قطعة لحم غير مهضومة بعض الخردل |