Bana bir hapis hayatı gibi gelen 10-15 işçinin tek bir odada kalması 50 insanın tek bir banyoyu kullanması, gündüz ve gece fabrikadaki çalışma saatlerine göre yaşamaları gibi konular ise hiç gündeme gelmedi. | TED | مواضيع أخرى لم تطرأ أبدا تقريبا، بما في ذلك الظروف المعيشية التي بدت لي قريبة من حياة السجن: 10 أو 15 عاملا في غرفة واحدة، 50 شخصا يتقاسمون حمام واحد، أيام وليال تحكمها ساعة المصنع. |
Yarısına İncil’den rastgele konular verildi. | TED | وأعطي النصف الآخر مواضيع منتقاة بعشوائية من الإنجيل. |
Bu mahkemede açıklanmaması veya yükselmemesi gereken hiç bir konu yok. | Open Subtitles | من الأفضل ربما ألا تطرح لا توجد أي مواضيع أو آثار ثانوية قد لا تطرح بهذه القاعة |
Zenci erkeklere verilen çoğu çocuk kitabı kölelik, vatandaşlık hakları ve biyografiler gibi ciddi konuları içeriyor. | TED | العديد من كتب الأطفال الموجّهة للأطفال السّود تركز على مواضيع جادة، كالعبودية، والحقوق المدنية والسّير الذّاتية. |
denekleri benim bulduğum gerçeğini de unutmaman lazım. | Open Subtitles | إنّني مــــن أقــــوم باختــــيار الأشخاص مواضيع الدراسة. |
Peki bu kadar büyük bir penis sokulduğunda denekler nasıl tepki verdi? | Open Subtitles | ولكن كيف يستجيب الأشخاص مواضيع الدراسة حينما يتم إيلاج قضيب بهذه الضخامة؟ |
Hatta cinsiyet temelli şiddete karşı dikkat çekmek gibi hassas konularda dahi bilinç oluşturma amaçlı kullanıldı. | TED | وقد تم استخدامه في مواضيع حساسة مثل بناء الوعي بخصوص العنف القائم على الجنس. |
bazı biyokimyasallar üzerinde çalışmalar yapan, seçilmiş bilim insanları vardı. | Open Subtitles | لقد تم اختيار قلة من العلماء الذين درسوا مواضيع بيوكيميائية معينة |
Aynı zamanda; sadece siz, yakınlarınız ve arkadaşlarınız için önem taşıyabilecek özel konular üzerine de çalışıyor. | TED | كما أنه يعمل على مواضيع شخصية عميقة قد لا تهم أحد غيرك وأصدقاءك وعائلتك المقربين فقط. |
Bunlar, çok az bildikleri konular üzerine her insanın bir haftasını ayıracağı birçok karar olurdu. | TED | هذه قراراتٌ كثيرة على كلّ فردٍ إتخاذها أسبوعيّاً، في مواضيع لا يعرفون الكثير عنها. |
Alfré, şurada önemli konular var, üstüme gelme. | Open Subtitles | أنا أتعامل مع مواضيع هامة هنا سيد دومي إنها الحقيقة |
Neden hep hoşlanmadığım konular arasında geziniyoruz? | Open Subtitles | لماذا نستمر في الحديث عن مواضيع لا أحب الحديث عنها؟ |
ama bir şeyi anlıyorum, bir konu peşinde koşuyorsun o da kızının akıl hastalığı. | Open Subtitles | ولكن شىء واحد أفهمه. أنت دائما تبحث عن مواضيع للكتابة. جنون إبنتك. |
Evet. Çizgi film iptal edildiği için artık çizecek konu bulmama gerek kalmadı. | Open Subtitles | نعم، على الأقل ألغي المسلسل ولست بحاجة إلى مواضيع له |
Yazmak için konu ikramı da olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لا اعلم،،، أنهم يقدمون مواضيع للكتابة عنها أيضاً. |
Bilim insanları, uygunsuz konuları da tartışmalı konuları da özgürce keşfetmeli. | TED | يجب أن يكون علماؤنا أحرارًا لاستكشاف مواضيع غير تقليدية أو مثيرة للجدل. |
Ve konuları bulmaya niyetlenirsiniz ki hemen hemen tümüyle zenci Amerikalı sohbetlerine. | TED | وعلى الأغلب ستجد فيها مواضيع هي تقريبا بالكامل حوارات أمريكية - أفريقية. |
Bir öğretmen sana bilgiler verir. Farklı konuları öğrenmek için dersler alırsın. | Open Subtitles | أي معلّم يعطيك معلومات تأخذ فصول لنتعلّم مواضيع مختلفة |
Özgür irade test denekleri. | Open Subtitles | مواضيع اختباريه مع الإرادة الحرة |
Tecrübesiz denekler kullandık, onlara robot hakkında hiçbir şey anlatmadık, onları robotun karşısına oturttuk ve robotla konuşmalarını söyledik. | TED | ونتحدث عن مواضيع ساذجة، لم نخبرهم أي شئ عن الروبوت، أجلسناهم أمام الروبوت وقلنا لهم تحدثوا للروبوت. |
Diğer konularda da deneyler yapmaya başladım. Örneğin telafuz bunlardan biri. | TED | فبدأت التجربة في مواضيع أخرى، و منها، مثالاً، النطق. |
Arkeoloji ve fizik ile ilgili bazı konularda Araştırma yaptıklarını söylediler. | Open Subtitles | كانوا يقولون أنهم يدرسون مواضيع ذات صلة بعلم الآثار والفيزياء |
Şimdi kendi fantazimi yaşama zamanı, olgun temalı. | Open Subtitles | الآن بالنسبة لي حان الوقت لأعيش في عالم الخيال في مواضيع ناجحه |
Cesaret ve azim ve sadakat temalarını farkediyor mu? | TED | هل يقوم بالتقاط مواضيع الشجاعة والمثابرة والولاء؟ |