Beni senin gibi bir kaçık olmamı engelliyorlarsa benim için sorun yok. | Open Subtitles | و أنهم يمنعوني من أن أكون مجنون مثلك أنا موافق على هذا |
Evet, büyük bir katliam görmek sizin için sorun değilse eğlencenize bakın. | Open Subtitles | أجل، إن كنتَ موافق على قتل جماعي حينها استمتع بالأمر، بكل الوسائل |
Gelip, birkaç şarkı söylemeyi kabul etti. | Open Subtitles | إنه موافق على أن يأتي و يؤدي إثنتين من الأغاني |
Kan parası olmadan idama razı olacağını söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه موافق على أن يُعدم بدون أخذ المال |
Verimli bir konuşma yaptığınızı, destek konusunda hemfikir olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | قال أنكم حظيتم بنقاش منتج أنه كان موافق على الدعم |
Kocanız çalışmanızı onaylıyor mu? | Open Subtitles | إذاً، هل زوجكِ موافق على عملكِ؟ |
Elbette ki istiyorsun ve bence hiç sorun değil. | Open Subtitles | ,بل بالتأكيد تريدين وأنا موافق على ذلك الآن |
Tabii, senin için sakıncası olmadığından emin olmalıyım. | Open Subtitles | طبعاً,أردت التأكد أنك موافق على هذا |
Hafta içi iki katı çalışırsan, benim için sorun olmaz. | Open Subtitles | تعمل بجهد مضاعف خلال الأسبوع و أنا موافق على الأمر |
- Yani bu büyük şovda yardımcım olmak senin için sorun değil? | Open Subtitles | لذا أنت موافق على أن تكون مساعدي في البرنامج الكبير؟ بالطبع .. |
Bir şantajı kolaylaştırmak için iki kere para almak senin için sorun değil mi? | Open Subtitles | أأنتَ موافق على أن تقبض مرّتين لتسهيل ابتزازها؟ |
Bu senin için sorun olmaz mı? Biraz hayal kırıklığı yaşadığım doğru. | Open Subtitles | هل أنت موافق على ذلك ؟ أقصد أني خائب الأمل قليلاً |
O senin arkadaşın, ilişkimiz senin için sorun değilse onun için de sorun olmaz, eminim. | Open Subtitles | انظر، إنه صديقك،و إذا كنتُ موافق على ذلك. فأنا أشكُ حقيقة أن هذا سيضايقه. |
Janelli de kayığımı verirsem o da nişanı vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | لذا جينيلي وافق على إعطاءه التذكار طالما أني موافق على إعطاءه قاربي الصغير ولقد فعلت ذلك |
kabul etti. Bir doktor arkadaşı var. | Open Subtitles | إنه موافق على ذلك لديه صديق يعمل كطبيب. |
Yüzdelere razı olmadı. Daha fazla istiyor. En az yüzde 15. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه غير موافق على %النسبة المعطاة له, يريد على الأقل 15. |
Nihai seçimde hemfikir olmanıza sevindim. | Open Subtitles | أنا مسرور لانك موافق على الإختيار النهائي. |
Kardeşiniz Fillmore ile birleşmeyi onaylıyor ve insanlarımız benzersiz kimliğimiz ve inanın bana gerçekten eşi benzeri yoktur. | Open Subtitles | أعني , اذا كان أخاك موافق على الأرتباط القادم مع فيلمور ... مجتمعنا , وأحساسنا الفريد , صدقيني .. .. |
Neden bana gay olduğunu söylemedin. Bunu hiç sorun etmezdim. | Open Subtitles | لم لم تقل لي أنك شاذ أنا موافق على هذا |
Senin için sakıncası olmadığından emin misin? | Open Subtitles | هل انت متأكد؟ أنت موافق على هذا؟ |
Aramalarıma dönmediğine göre de senin için bir sorun teşkil etmiyor. | Open Subtitles | ,وأفترض بما أنك لم تتصل بي مجدداً فأنت موافق على هذا |
- Andrew, soğuk etleri sen alabilirsin. - Bana uyar. | Open Subtitles | انا موافق على هذا - اي نوع من السلل الغريبه التي تحصل عليها ؟ |
Bu konuda sorun olmadığını söyleyeceksin, ha? | Open Subtitles | و هل ستخبرني أنك موافق على هذا، أليس كذلك؟ |
Hayır, ben sizin fikirlerinizin tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Ama hayır, yasaklı olmanızı onaylamıyorum. | Open Subtitles | كلا، أعتقد بأن أفكارك خطيرة ولكني لم أكن موافق على الحظر |
Burada oldugumu da biliyor ve konusacaklarimizla ilgili bir sorunu yok. | Open Subtitles | و هو موافق على أن يعرف بكل ما تحدثنا بشأنه |