Anlıyorsunuz ya, oyuncaklarımı ölümden döndürürken özel yeteneklerini tecrübe etme fırsatı buluyorum. | Open Subtitles | ان جمعي للدمى من عالم الموتى اقدر ان اجرب مواهبهم الخاصة جدا |
Böylece de yeteneklerini ve becerilerini ihtiyaçlarımı karşılamak amacıyla kıyaslamaya başladılar. Ama yapmaları gereken şeylerin başında | TED | ولذلك بدأو العمل محاولين استخدام مواهبهم ومهارتهم لسد احتياجاتي ولكن أحد الأشياء التي فعلوها |
Bunu yaparak, insanların yeteneklerini bu dünyayla paylaşmasına ve bu dünyayı ileriye götürmesine yardımcı oluyoruz. | TED | و بذلك نسمح للناس بتبادل مواهبهم مع هذا العالم لدفعه قدمًا. |
yetenekli olmalarının dışında tek ortak noktaları bu okula başvurmaları. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كانوا يملكوه بالأضافة إلى مواهبهم هو التقديم لهذه الجامعة |
Kabul etmeliyim, bütün muhteşem sanatçılar bir gün yeteneklerinin azalmasıyla yüz yüze gelecekler. | Open Subtitles | يجب أن أعترف كل الفنانون العظماء يجب أن يواجهوا الحقيقة بأن مواهبهم سوف تذبل في يوم ما |
Öğrencilerimiz burda inanilmaz yeteneklerini... genel ilgi alanı yaklaşımıyla geliştiriyor. | Open Subtitles | طلابي يتعلمون هنا كيفية تنمية وصقل مواهبهم وتعليمهم استخدام قواهم في الخير |
Tek ülke oldu çünkü hepimiz, buraya gelen herkes yeteneklerini geliştirmek için eşit fırsata sahipti. | Open Subtitles | لقد أصبحنا بلد واحد ، لأن جميعنا و جميع الناس الذين جاءوا الى هنا لديهم فرصة متساوية لتنمية مواهبهم |
O yalnızca-- Ben sadece doğal yeteneklerini kullanmalarını sağlıyorum. | Open Subtitles | ..إنه فقط ببساطة لقد ساعدتهم فقط على صقل مواهبهم الخاصة |
Geç yaşlarda gizli yeteneklerini keşfeden insanlarla ilgili. | Open Subtitles | إنه يتكلم عن الناس الذين يكتشفون مواهبهم الحقيقية في وقت متأخر من عمرهم |
Öğretmenlerin yeteneklerini sergilediği bir bağış gecesi. | Open Subtitles | إنها لجمع التبرعات حيث يقوم المدرسين بعرض مواهبهم |
Zihinsel yeteneklerini kucaklayacaklarına, verdikleri ilk tepki onlara ağır ilaçlar içirip koyun gibi yapana kadar eve kapanır hâle getirmek oluyor. | Open Subtitles | عوضاً عن تبني مواهبهم العقلية ردة فعلهم الأولى هي حقنهم بـ مخدرات شديدة حتى يصبحوا قطيع طائش |
Bu benim için bir seslenme firsatıydı, geleneksel tıbbi protez camiasının dışından mucitlerin yeteneklerini bacak imalat bilimine ve sanatına getirmeleri için. | TED | وفي ذلك الوقت, كانت فرصتي لأضع استدعاء خارج نطاق الطب التقليدي لمجتمع الأطراف الإصطناعية ليأتوا ويحضروا مواهبهم لعلوم وفن صناعة الأرجل |
Ama sanatsal yeteneklerini oldukça geliştirmişler. | Open Subtitles | لكنهم طوروا مواهبهم الفنية للغاية |
Kötü kararlar nedeniyle yeteneklerini israf eden çocuklar gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أكثر من شخص يضيعون مواهبهم بسبب قرارات غبية. -ماذا فعلت؟ |
Sonra yeteneklerini birleştirirler. | Open Subtitles | هذا ما يفعلونه فهم يدمجون مواهبهم معا |
Ve üçüncüsü, belli sanatçıları sözleşme yükümlülüklerinden azad edip yeteneklerini Papa Hazretleri'nin yeni şapelinde kullanmalarına izin vereceksiniz. | Open Subtitles | وثالثًا، إعفاء بعض الفنّانين من الإلتزامات المنصوص عليها في عقودهم حتى يكون باستطاعتهم توظيف مواهبهم في كنيسة قداسته الجديدة |
Dinle, Ezra, kendi yeteneklerine güvenmeyen, yetenekli çok kişi tanıdım. | Open Subtitles | يخافون أن يراهنوا على مواهبهم لا, لا. |
Bu pervasız savaşı sona erdirmek amacıyla taca hizmet etme görevine hazır olduğu söylenen genç ve yetenekli bir ajanı işe aldım. | Open Subtitles | تجنيد العملاء الشباب الموهوبين الذين على أستعداد لتقديم مواهبهم في .... خدمة التاج |
Taca hizmet etme görevine hazır olduğu söylenen genç ve yetenekli bir ajanı işe aldım. | Open Subtitles | و هي تجنيد العملاء الشباب الموهوبين الراغبين في تقديم مواهبهم في .... خدمة التاج |
Son iki yıl boyunca, aileleri çocuklarına makineleri kullanmayı öğretti, becerilerini aktardılar. | Open Subtitles | عبرالسنتينالماضيتين, يقوم الأباء بتعليم الأطفال كيفية تشغيل الألات إنهم يقومون بتنمية كل مواهبهم. |
Bu akşamki son uyarlamamızda Simpson ailesi nihayet yeteneklerinin sınırlarını gösterme şansını yakalıyor. | Open Subtitles | في آخر حلقة منفردة الليلة، أخيراً واتت عائلة (سمبسن) الفرصة لاظهار مواهبهم بشكل كامل. |