Dün, güvenilir kaynakların bildirdiğine göre, başIıklar Amerika topraklarına girmiş. | Open Subtitles | البارحة, أبلغتنا مصادر موثوقة أنها في طريقها إلى الأراضي الأمريكية |
Öyle olsa bile bence dayanıklılık için en güvenilir ölçüm bu. | Open Subtitles | حتى مع ذلك, أظن بأن هذه أكثر طريقة موثوقة لقوة التحمل |
Bu otelde bir Nainsan olduğuna dair güvenilir bir istihbarat aldık. | Open Subtitles | لدينا معلومات موثوقة بأن لابشريا موجود هنا في هذا الفندق الآن |
Bu gece bir şeyler yapacağına dair sağlam bir bilginiz var mı? | Open Subtitles | هل لديك معلومات استخباراتية موثوقة تشير إلى أنه سيقوم بإتخاذ خطوة الليلة؟ |
Size terapist olduğumu söylemiştim. Gerçekten öyleyim, bunu söylerken güvenilmez bir anlatıcı değilim. | TED | الآن، أخبرتكم أنني معالجة، حقا أنا كذلك، لن أكون راوية غير موثوقة. |
Migrenler ve bölgesel baş ağrıları daha karmaşık ve herkes için faydalı olacak güvenilir bir tedavi henüz bulunamadı. | TED | يُعتبر الصداع النصفي والعنقودي أكثر تعقيدًا، ولم نكتشف بعد علاجات موثوقة صالحة للجميع. |
Bu kavramları ölçmek amacıyla güvenilir kaynaklardan elde edilmiş 51 göstergemiz var. | TED | نملك 51 مؤشرًا أُخِذت من مصادر موثوقة لقياس هذه الأفكار. |
Ama bununla başa çıkabilmenin yolları var çünkü hepimiz hâlâ denenmemiş tonlarca fikirler olduğunu ve birçoğu ihtiyacımız olduğu kadar da güvenilir olabilecektir, ama planlama safhasında henüz bunların güvenilir olabileceklerini bilmiyoruz. | TED | ومع ذلك، فهناك طرق لتجنب هذا، لأننا نعلم أن هناك الأطنان من الأفكار غير المستخدمة، والكثير منها ستكون كافية تمامًا لتحقيق رغبتنا، إننا فقط لا نعلم أنها موثوقة في أثناء مرحلة التخطيط. |
Enerji kıtlığını çözmek için ekonomi genelinde iş yaratacak ve gelir artışı sağlayacak boyutta güvenilir ve makul fiyatlı elektrik sağlamalıyız. | TED | لحل مشكلة فقر الطاقة، نحن بحاجة إلى توفير كهرباء موثوقة وبأسعار معقولة، لتوفير فرص العمل على مستوى الاقتصاد ككل ونمو الدخل. |
İlk başladığımızda veri transferi için güvenilir bir ağ bulamadık, özellikle kırsal hastanelerden. | TED | عندما بدأنا، لم نجد شبكة موثوقة لنقل البيانات، وخاصة في المستشفيات الريفية. |
Bir süre önce en güvenilir araç markası olarak sayılıyordu, ve daha sonra en büyük geri çağırmayı gerçekleştirdiler. | TED | كانت، ولفترة طويلة من الزمن، تعتبر أكثر شركة موثوقة في مجال السيارات، وبعد ذلك حدث لهم أكبر حادثة استدعاء للسيارات. |
Benim bildiğim denenmiş ve güvenilir bir model yok. | Open Subtitles | لا وجود لطريقة مجربة و موثوقة لذلك على حد علمي |
Marburg haritası eski bir rehber kitaptan, ama güvenilir, umuyorum. | Open Subtitles | خريطة ماربيرج مأخوذة من دليل قديم ولكنها موثوقة, يجب ان اتعشم |
Şimdi bu yasalar çok güvenilir olduklarından, teknolojik başarıları da olanaklı kılıyor. | Open Subtitles | الآن, هذه القوانين, و لأنها موثوقة للغاية تخول إنجازات إنجازات تكنولوجية لا تصدق |
Dosya açılmadı. Bilgiyi güvenilir bulmadık. | Open Subtitles | لم يتم فتح ملف، لم نجد المعلومات موثوقة. |
Dosya açılmadı. Bilgiyi güvenilir bulmadık. | Open Subtitles | لم نفتح ملفا لذلك , لم نجد المعلومات موثوقة |
Ama şu kadarını söyleyeyim onları çok güvenilir bir bakıcıya bırakmıştım. | Open Subtitles | لكن يجب أن أخبركِ تركتهم مع مربية أطفال موثوقة جداً |
Soruşturmaya hedef olan adamın bu uçakla yurda uyuşturucu soktuğuna dair sağlam istihbaratım vardı. | Open Subtitles | لدي معلومات موثوقة الشخص الذي أسعى وراؤه كان يحضر المخدرات على هذه الطائرة |
Onun Brizia'ya yönelmesini sağlayacak sağlam istihbaratı olan birisi. | Open Subtitles | أحدهم بمعلومات موثوقة وجهه في طريق بريزيا. |
Basit patlayıcılar, güvenilmez ve kullanışsız olabilirler. | Open Subtitles | المتفجرات ذا تقنية منخفضة ، قد تكون غير متقنة و غير موثوقة |
Ayak izi, parmak izleri kadar güvenilirdir. | Open Subtitles | طبعات الأقدام غالباً موثوقة مثل بصمات الأصابع و كل خطوة تحكي قصة |
Vatandaşlarla dürüst bilgiler paylaşılırdı ve böylece Çin'de sosyal medyada yayılan o çılgınca söylentileri görmezdik. | TED | لو أنهم أطلعوا مواطنيهم على حقائق موثوقة لَمَا شاهدنا هذه الإشاعات المجنونة تنتشر على مواقع التواصل الاجتماعي في الصين. |