Önceden buradaydı, size daha evvel bildirmiştim. | Open Subtitles | لو كان موجوداً هنا , لبلغتكم منذ وقت طويل |
İnan bana, Tam olarak buradaydı, Tamda, Kent'lerin çiftliğindeki, | Open Subtitles | ثقي بي كان موجوداً هنا وأختفى بنفس يوم حدوث |
Yemin ederim, Parıldayan Sivri Dağ da buradaydı. | Open Subtitles | هذا ليس .. أقسم بأن جبل المهر المتألق كان موجوداً هنا |
O zaman ben hâlâ burada olacağım. | Open Subtitles | حسناً ، ساعتها سأظل موجوداً هنا |
Buna inanamıyorum. Hepsi hâlâ burada. | Open Subtitles | لا أصدق كل شيء ما زال موجوداً هنا |
- Ben seni yargilamak için burada degilim. - Senden bir yargi istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لستُ موجوداً هنا كي أحكم عليك - أنا لا أطلبُ حكماً - |
Bilmeni isterimki senin için burada olacagim. | Open Subtitles | أريدك أن تعلمي... بأنني سأكون موجوداً هنا لأجلك |
- Sihir vardı. Tam buradaydı, yalnızca biz bilmiyorduk. | Open Subtitles | كان هناك سحر وكان موجوداً هنا تماماً إنّما لمْ نكن نراه |
İstediğim her şey başından beri buradaydı. | Open Subtitles | أن كل ما أردته كان موجوداً هنا حولى |
Adamı tanımıyorum ama hâlâ burada. | Open Subtitles | لا أعرف الرجل لكنه مازال موجوداً هنا |
Seth'in hâlâ burada olduğunu sana söyleyecektim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | لقد كنت سأخبركِ بأن (سيث) ما زال موجوداً هنا لكنّي لم أعرف كيف لقد اعتقدت بأنه ستقولين بأنّي معتوه |
Ve seni kurtarmak için burada olmayacak. | Open Subtitles | ولن يكون موجوداً هنا لإنقاذك |
Senatörler, eğer Lawrence Boch raporunu sunmak için burada değilse ne yapacağımızdan emin değilim. | Open Subtitles | يا أعضاء مجلس الشيوخ، لا أعلم ما يمكننا فعله إن لم يكن (لورنس باخ) موجوداً هنا ليقدّم تقريره |