"موسيقاه" - Translation from Arabic to Turkish

    • müziği
        
    • müzik
        
    • müziğini
        
    • müziğine
        
    • müziğiyle
        
    • müzikle
        
    • Müziğe
        
    • müziğin
        
    • müziğinde
        
    müziği belli kalitede dikkat gerektirir. Ama ödüller, de çaba gerektirir. Open Subtitles موسيقاه تتطلب نوعية معينة من التطبيق، لكن المكافأت تؤيد الجهد المبذول.
    Onun müziği bana asla eskimez ve heyecan verici geliyor TED موسيقاه لا تتوقف ابدا ان اسمعها كانها جديدة و مدهشة بالنسبة لي
    Bu Mozart'ın müzik yazdığı odalar. TED هذه هي نوعية الغرف التي ألف فيها موزارت موسيقاه.
    Adam film kariyeri ile müzik kariyerini ayrı tutmak istiyor. Open Subtitles ويل يُريدُ إبْقاء امور موسيقاه منفصلة عن اموره السينمائيةِ.
    Prens Haydn'ın müziğini sevdiğinden Haydn bu durumu anlatmak için bir senfoni yazmayı düşündü. TED وبما أن الامير كان يحب موسيقاه ففكر بتأليف سمفونية لايصال فكرته
    Size şöyle söyleyeyim,Tewksbury hastanesinden şimdiye kadar hiç bu kadar uzak kalmamıştı, çünkü bugün sizinle buluşmak ve size müziğini göstermek için can atıyor. TED هذه أبعد مسافة قطعها من المستشفى ، أنا أؤكد ذلك لأنه كان متحمسا لرؤيتكم ومقابلتكم اليوم ويريكم موسيقاه
    Ve şiir, eğer kulakla yazıldıysa, zaten yazılırken kendi söz müziğine sahiptir. TED والقصيدة، اذا كتبت للتماشى مع الأذن، في هذه الحالة سيكون لها موسيقاه الخاصة بالطريقة التي كُونت بها.
    Bütün dünya sadece müziğiyle hayatları değiştiren bu adamın iyileşmesi için dua ediyordu bunda başka yardımsever çabaları da var. Open Subtitles العالم بأسره يتمنى الشفاء لهذا الرجل والذي أحدث تغييراً بحياة الناس ليس فقط عبر موسيقاه ولكن أيضاً عبر أعماله الخيرية
    Aslında, bu parçada önce öykü gelmiş, besteci de ona uygun müziği bestelemiştir. Open Subtitles و للحقيقة فقد أتت القصة أولاً في هذه الحالة و قد صاغ المؤلف موسيقاه لتتماشى معها
    Onun müziği tutku ve aşk ihtiyacımızı gösterir. Open Subtitles أظن لأن موسيقاه تعبر عن حاجتنا للشغف والحب الرومانسى
    Normal notalar çalmak zorunda olmadığı zamanlardı, ve müziği normal olmayan ama her şey olan notalardandı. Open Subtitles حيث لم يكن مطالباً أن يعزف النغمات العادية التقليدية وكانت موسيقاه أبعد ما تكون عن العادية
    Fakat müziği nedense Tony'nin onu çalarken hatırladığından farklıydı. Open Subtitles ولكن موسيقاه كانت مختلفة بشكل ما عن الموسيقى التي يتذكر طوني أن والده كان يعزفها
    Şimdi, müzik hakkında bir kelime bile söylemeyceksin yoksa tşklarını koparırım. Open Subtitles الآن لا تقل كلمة واحدة أخرى حول موسيقاه وإلا سأحطمك.
    Böylece bunu çektiğinde müzik çalıyordu. Open Subtitles كي يشغل موسيقاه بأن يسحب هذا الحبل فيعمل المسجل
    müzik kutusunu dinlersin, onu seyretmezsin. Open Subtitles ولكنك فقط تسمع موسيقاه عوضاً عن أن تشاهده أنه يبدو كغرفة التبريد
    Onun müziğini severim, ama bu parçayı hiç duymamıştım. Open Subtitles أنا أحب موسيقاه لكنني لم أسمع هذه المقطوعة من قبل
    Ama Bindokuzyüz'ün asıl müziğini çaldığı yer üçüncü sınıftı. Open Subtitles ولكن فى الدرجة الثالثة كان 1900 يعزف موسيقاه الحقيقية
    Bin Dokuz Yüz o gün, yaşamının klavyesinin başına oturup, en saçma müziğini çalmaya başladı. Open Subtitles 1900 فى هذا اليوم قرر أن يجلس امام مفاتيح بيانو حياته وبدأ فى عزف أكثر موسيقاه سخفاً
    Ve ben ona aşık oldum, aynı Herbie'e ve onun müziğine aşık olmam gibi. TED و وقعت في غرامه، كما وقعت في غرام هيربي و موسيقاه.
    Neredeyse onun müziğiyle dans etmekten bacağımı kıracaktım. TED وكدت أكسر رجلي من فرط الرقص على موسيقاه.
    Ama bu müzikle bize harika bir miras bıraktı. Open Subtitles ..... لكنه ترك لنا ميراثاً رائعاً فى موسيقاه
    Müziğe göre hareket etmeye, kalçamı sallamaya başladım. Open Subtitles كانت موسيقاه تحركني
    Neyse ki müziğin sesini çok fazla açmış. Open Subtitles إنه لأمر جيد انه قام برفع صوت موسيقاه
    Emmet'ın da vahşi bir yanı var ve bu müziğinde tutkuya dönüşüyor. Open Subtitles إيميت لديه جانب عنيف و لكنه دائما مايتحول إلى عاطفة في موسيقاه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more