Eğer sana bir şey ifade etmiyorsa durumunu korumuş oluyorsun. | Open Subtitles | إذا كانوا لا يعنون لك شيئاً، كنت بقيت على موقفك |
tavrını beğendim. İşe alındın. Ya sen küçük hanım? | Open Subtitles | يعجبني موقفك ، عينتك ، ماذا عنك يا فتاتي؟ |
Yaşadığın durumun trajik olduğunu kabul ediyorum ve çok üzgünüm. | Open Subtitles | أقر على أن موقفك بائس للغاية و أنا آسف جداً |
Durumunuz pek de iç açıcı değil. Muhtelemen çok uzun bir süre yaşayamayacak bir kıza değer veriyorsun. | Open Subtitles | إن موقفك ضعيف، تحفل بفتاة غالبًا لن تحيا طويلًا. |
Durumunuzu anlıyorum ama ne yazık ki yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أقدر موقفك الحرج لكن للأسف لا يوجد ما يمكن أن أفعله |
- Bu tavrın hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | نحن لم نشاهد ذلك من سنوات انا لا احب موقفك يافران |
Bu arada ben koçlarla burs durumunu konuşacağım. | Open Subtitles | في هذه الأثناء, سأتحدث إلى المدربين بشأن موقفك من المنحة |
durumunu açıklamak için beş dakikan var ve palavra yok. | Open Subtitles | لديك خمس دقائق لتوضيح موقفك ولا مزيد من الهراءات |
Eğer onu bulmazsan, ben de göçmenlik durumunu iptal ettirmekten mutlu olacağım. | Open Subtitles | إن لم تعثر عليه يسعدني ابطال موقفك من الهجرة. |
Pekala bak Ben, bu vurdumduymaz tavrını hoş karşılamıyorum bunu bil. | Open Subtitles | انا لا أقدر موقفك وتصرفاتك القاسيه .. اوكي ؟ |
Olabilecek sorunlara karşı tavrını, zor yoldan öğrenmesini istemedim. | Open Subtitles | لم أرده أن يكتشف بالطريقة الصعبة موقفك من مواطن الخلل في نسخة تجريبية، |
Düşünmüştüm ki belki içinde olduğun durumun keyfini çıkarabiliriz. | Open Subtitles | تعرفين , انا فقط فكرت انه ربما ان نستمتع بعيداً عن موقفك , تعرفين ؟ |
Bir bakıma mecburum. Ayrıca bana kalırsa senin durumun da farkında olmasan da anlattığından daha karışık. | Open Subtitles | يجب علي هذا نوعاً ما ، وأعتقد أن موقفك أكثر تعقيداً مما تعتقد |
Sayılır. Durumunuz bir sorun çıkartıyor. Yetkiliyle bir konuşayım. | Open Subtitles | موقفك يجسد مشكلة دعيني أتحدث للرئيس |
- Kırmızı dalgıç, Durumunuz nedir? | Open Subtitles | الغطاس الاحمر , ما موقفك ؟ |
Bunların hiçbiri kanıt değildi. Bay Keane, Durumunuzu düşünmek üzere bir ara ister misiniz? | Open Subtitles | سيد كين, هل ترغب فى تأجيل لأعادة تقييم موقفك من القضية ؟ |
tavrın buysa, bence onlara kendin söylemelisin. Öyle mi? | Open Subtitles | إن كنا هذا موقفك أظن أنه عليكَ أن تخبرهم بنفسك |
Zavallı, ölmüş Lorraine hakkındaki bu hükmedici tutumun beni hasta ediyor. | Open Subtitles | هل فهمت هذا؟ أتعجب جدا من موقفك حول لورين تلك الفقيرة المتوفاه |
- Düşüncelerini onaylıyorum ama, bu gazeteci tavırların insanların pek de yararına olmayacak. | Open Subtitles | أتعاطف مع موقفك الحرج لكن لا يمكن لواجب الصحفي أن يخرب الصالح العام |
Yani ününüzün sizi aştığını anlamalısınız ve sanırım rızaya ve kadınlara yönelik genel tavrınızı anlarsam derslerinizde kendimi çok daha güvende hissedebilirim. | Open Subtitles | عليك أن تفهم أن سمعتك تسبقك وأظن أنني سأشعر بأمان أكبر بكثير في صفك إن فهمت موقفك حيال الموافقة والنساء عامة |
Durumunuzun ahlaki karmaşıklığı üzerine vaaz vermek için burada değilim. | Open Subtitles | أنا لست هنا لأحاضرك عن تعقيدات موقفك الحالي |
Böyle gerici bir tavır beklemezdim, özellikle de bir bilimadamından. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تفهم موقفك المعارض خاصة وأنك عالم |
görüşün belli olduğunda kimseye bu yetkiyi vermezsin. | Open Subtitles | أنت لا تمنح أيّ أحد هذا القدر من السطلة حالما تعرف موقفك |
Bazı kabile geleneklerine karşı Tutumunu değiştirdi mi? | Open Subtitles | ألم يغير هذا موقفك تجاع تقاليد قِبلية معينة؟ |