Ama Vali hamile olduğumu öğrendi ve bir saat önce geçici olarak kalmamı onayladı. | Open Subtitles | لكنَ الحاكِم عَلِمَ أني حامِل مَنذُ ساعَة، فَأَصدرَ إيقافاً مُؤقتاً |
Yine de şu anda, Emerald City'i geçici olarak yöneten adamınız | Open Subtitles | على الرَغمِ مِن ذلِك، نَعتَقِد أنَ الرجُل الذي يُدير مدينَة الزُمُرُد مُؤقتاً |
Belki de araştırmamızı geçici olarak durdursak iyi olur. | Open Subtitles | رُبما سيكون من الأفضل أن نُعلق العمل مُؤقتاً على بحثنا |
Sözüm ona geçici bir iş olacaktı emlakçılık ruhsatımı almak için gereken parayı toplayana kadar. | Open Subtitles | مِن المُفترض أن يكون مُؤقتاً... لكسب ما يكفي من المال للحصول على ترخيص عقاراتي. |
Bir hafta önce yardım derneğindeki işinden ayrılmış. Şimdilik Şehircilik Planlama Dairesi'nde geçici olarak çalışıyor. | Open Subtitles | لقد استقالت من المؤسسة الخيريّة قبل أسبوع، والآن تعمل مُؤقتاً بمكتب "إدارة تخطيطات المدينة". |
Bu duygunun geçici olabileceğini düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | خطر لك أنّ هذا الشُعور قد يكون مُؤقتاً. |
En azından geçici olarak J Biriminde kalacaksın, geri kalan mahkûmlar, senin varlığına alışana kadar. | Open Subtitles | ستمكُث هُنا في الوحدة (جي) مُؤقتاً على الأقَل حتى نرى كيفَ سيتأقلَم بقية السُجناء معَ وجودَك هُنا |
- Ayrıca bunun geçici bir şey olması gerekiyordu. | Open Subtitles | -بالإضافة، كان يُفترض أن يكون مُؤقتاً. لم ... -كلاّ. |
geçici bir şey olması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان يُفترض أن يكون مُؤقتاً. |
Elektrik kesintisi geçici olarak Cybertech binasının güvenlik sistemini devre dışı bıraktı. | Open Subtitles | الإنقطاع الكهربائي أغلق مُؤقتاً النظام الأمني بمبنى (سايبرتيك). |
geçici bir şey olduğu düşünüyordum. | Open Subtitles | -عزيزي، كان هذا وضعاً مُؤقتاً وحسب ، |
Kullanılmadığı için zayıflamış olabilir ama ani bir Cortexiphan şokuyla geçici bile olsa o yolları yeniden açabiliriz. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} قد تكون ضمرت لعدم الإستعمال، لكن قفزة فجائيّة من الكورتكسفان {\pos(192,220)} يُمكن أن يُعيد تنشيطها، مُؤقتاً على الأقل. |