Eğer Toronto'da bir müze büyük bir Tyrannosaur'a sahipse Ottawa'da bir başka müze daha büyük ve daha iyisini istiyordu. | TED | فلو أن مُتحفاً في مدينة تورنتو خرج وجمع تيرانوصور ,كبير فسوف يرغب مُتحف اخر في الحصول على اكبر منه وافضل منه. |
Altı üstü bir müze. | Open Subtitles | ما هُو إلّا مُتحف. |
Okulun çocukları müzeye götürmemiz için Cumartesi'yi bulduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّ المدرسة تجعلنا نأخذ الأطفال إلى مُتحف في يوم سبتٍ. |
Ailelerimizin çiftliğinde o küçük Müzeyi yaptıktan sonraki tek hayalimiz, Hill City'de bir müzeye sahip olmaktı. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين قُمنا بإنشاء ذلك ... المُتحف الصغير على مزرعة أهلنا ولقد كان دائماً هو حلمنا ... "ليكون لدينا مُتحف هنا في مدينة "هيل |
- Müzeyi soyacağız. | Open Subtitles | -سرقة مُتحف . -لماذا؟ |
- Müzeyi soyacagiz. | Open Subtitles | -سرقة مُتحف . -لماذا؟ |
Babam, köpekbalığı müzesine doğru gidiyor. | Open Subtitles | أبى متجه تمامًا صوب مُتحف الأسماك السيفيّة! |
- Başka planlarım var. - Doğru ya. Paula'nın çocuğu seni bilim müzesine davet etmişti. | Open Subtitles | -ذلك صحيح، دعاك ابن (بولا) إلى مُتحف العلوم . |
müze, ben varım. Ben, Tom? | Open Subtitles | مُتحف, أنا موافق (بين), (توم)؟ |
Bilmiyorum, müze gibi bir yerdeyiz. | Open Subtitles | -لا أعرف، نحن في مُتحف ما . |