Beslenmek için öldürmek zorunda değilsin. Sadece tadı güzel olan birini bulur sonra da hafızasını silersin. Bu kadar basit. | Open Subtitles | لستِ مُجبرة على قتل البشر للتغذي عليهم أعثريّ على شخصٌ حسن المذاق و أمسحي ذاكرته بعدئذٍ. |
- Onunla görüşmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مُجبرة على رؤيتها لو لمّ تودّي ذلك. |
Kavgayı ben başlatmamış olmama rağmen bitirmek zorunda hissettim. | Open Subtitles | أجل. رغم أنني لم أبدأ الشجار، شعرتُ أنّني كنتُ مُجبرة على إنهائه. |
Ben olmasan saklanmak zorunda kalmazdın. | Open Subtitles | بدوني لكنتِ غير مُجبرة على الإختباء. |
Ama yaşamak zorunda değilim. | Open Subtitles | لكنني غير مُجبرة على ذلك |
Avukatım olmadan sizinle konuşmak zorunda değilim. | Open Subtitles | -لستُ مُجبرة على التحدث معكم دون محامٍ . |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | (بولا)، لست مُجبرة على فعل هذا. |
Seninle konuşmak zorunda değilim. Bu doğru. Bu doğru. | Open Subtitles | -لستُ مُجبرة على التحدث إليكَ . |
Bunu yapmak zorunda mısın? | Open Subtitles | -هل أنت مُجبرة على ذلك؟ |
Yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | -لست مُجبرة على فعل هذا . |
Bunu yapmak zorunda değilsin. Bana bir kez ihanet etti. | Open Subtitles | -لستِ مُجبرة على فعل هذا . |
Bak, benimle konuşmuş olsaydın, hayatını buraya adamak zorunda olmadığını anlamana yardımcı olabilirdim Bayan Donovan. | Open Subtitles | إسمعي، لو تحدثتِ معي فحسب... لربّما كنتُ قادراً على مساعدتكِ في فهم أنّكِ يا آنسة (دونوفان)... لستِ مُجبرة على الإلتزام ببقية حياتكِ اليوم. |