Yaşayan ölüler, aralarında bir anlaşma yaptı. Bir insanı, tarafsız bir müfettiş olarak tayin edeceklerdi. | Open Subtitles | ثمّة معاهدة بين جميع طوائف اللاّموتى، لتعيين بشريّ كمفتّش مُحايد. |
Protokole göre çocuğun sorgusu aileden uzak tarafsız bir yerde olmalı. | Open Subtitles | وهو نظامنا أن نتحدّث للطفل مُنفصلاً في مكان مُحايد بعيد عن العائلة |
Dinle, Arroyo ile aranızda ne geçiyor bilmiyorum ama tarafsız bir kulağa ihtiyacın olursa ona laf taşımadan konuşabilirim. | Open Subtitles | استمع أنا لا أعرف ماذا يحدث بينك وبين ارويو ولكنك من الضروري دائماً شئ مُماثل مُحايد |
Ölümünün araştırılması için tarafsız biri gerekiyordu bu yüzden beni seçtiler. | Open Subtitles | طُلب شخص مُحايد للتحقيق في وفاته، لذا فإنّهم اختاروني |
Aslında bu konuyu çözmesi için tarafsız bir üçüncü kardo gerekiyor. | Open Subtitles | أوتعلم نحن بحاجه رأي صديق ثالت مُحايد لتسوية هذه المسألة |
Sen öyle deyince, tarafsız bir yerde buluşsa mıydık diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | حسنٌ، الآن جعلتني أتساءل إذا ما كان يتوجب علينا مقابلته في مكانٌ مُحايد |
Halkının açlıktan ölmesine izinmi veriyorsun Tabi çünkü sen tarafsız olmalısın. | Open Subtitles | تترك من يعنوكَ جوعى لأنك تريد أن تكون مُحايد! |
tarafsız kalmak en iyisi. | Open Subtitles | تريد أن تبقى مُحايد |
tarafsız bir yerde buluşalım. | Open Subtitles | ،لنتقابل في مكان مُحايد |