Kazandığım kekin içinde saklı bir şeyin peşindeydiler. | Open Subtitles | انهم كانوا يسعون وراء شئ كان مُخبّأ فى الكيكة التى فزت بها |
Diyorsunuz ki buralarda saklı bir anahtarınız vardı? | Open Subtitles | قلت أن لديك مفتاح مُخبّأ هنا في مكانٍ ما؟ |
saklı olacak. | Open Subtitles | سيكون مُخبّأ ، دائمًا ما يكون مُخبّأ |
Önemli olan silah değil Bayan Shaw. İçinde saklı olan şeymiş. | Open Subtitles | ليس السلاح، آنسة (شو)، بل ما كان مُخبّأ في داخله. |
Deniz aşırı yerlerde saklı parası var. | Open Subtitles | -لديه مال مُخبّأ في الخارج . |