çoğu çocuk, koluna raptiye saplayıp kendine zarar vermez. | Open Subtitles | مُعظَم الأطفال لا يُشوُهون. أذرعهُم مع مسامير تثبيت الورق. |
Şimdi çoğu vatandaş diyordur ki, "İki milyon mahkûm varsa ne olmuş? | Open Subtitles | الآن، مُعظَم المُواطنين سيقول: مليوني سَجين؟ |
çoğu davada, kurbanın veya kurbanın ailesine haber verilmesi gerekir. | Open Subtitles | في مُعظَم الحالات، تكونُ مَسؤوليَة الضحيَة أو عائلتها للبقاءِ على اطلاع |
Kabul etmem lazım ki gelenlerin çoğu tekdüzelikten kurtulmak için geliyorlar. | Open Subtitles | حسناً، عليَ أن أعترِف أن مُعظَم الرجال هناك يحضرونَ فقَط لكسرِِ الرتابَة |
Bana bir sorunla gelen çoğu kişi ne yapacaklarına aslında çoktan karar vermiş oluyorlar. | Open Subtitles | مُعظَم الأشخاص الذينَ يأتونني بمُشكلَة يكونوا قد قرروا مُسبقاً كيفَ سيتصرفون |
çoğu zamanda haklı çıkarlar ama... haksız çıktıkları bir seferinde etrafta olmayı da istemem. | Open Subtitles | و في مُعظَم الأحيان يكونونَ مُصيبين، و لكن يا أخي لا أُريدُ أن أكونَ واقفاً في المرَة التي يكونونَ فيها مُخطئين |
Chris, kimi zaman, çoğu zaman, geçmişi silmek istiyorum. | Open Subtitles | كريس، أحياناً مُعظَم الأوقات... أتَمَنّى لو أَمكَنَني أن أمحُوَ الماضي |
Söylediğimiz çoğu şey anlamsız. | Open Subtitles | مُعظَم ما نقول عبارَة عَن تفاهات |
Anketlere göre çoğu Amerikalı 8 yaşında çocuk zekâsına sahip bir yetişkinin idam edilmemesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | تشير استطلاعات الرأي أنَ مُعظَم الأمريكيين يُوافقون على أنَ رجلاً بالغاً بعقلِ صبي في الصَف الثالث لا يجبُ أن يكون في وحدة الإعدام |
...doğdu ve yetişti günlerimin çoğu maksimumda, müthiş rahatlayarak basketbol iyi değil sorun... çevre küçük bir kavga korkmuş Bel Air'da teyze ve amca. | Open Subtitles | وُلِد ورُبِّي مُعظَم الأيام ليس جيد. |
Böyle olup olmaması mühim değil, sanırım arkadaşın dedektif Taylor çoğu detayı hatırlamasına yardım etti. | Open Subtitles | نعم، سواءَ رآكَ أم لا هذا غير مُهِم لأني أعتقِد أنَ صاحبكَ العميل (تيلور) ساعدهُ في ملئِ مُعظَم التفاصيل |