"نأتي إلى" - Translation from Arabic to Turkish

    • geliyoruz
        
    • gelmek
        
    • gelmeden
        
    • gelmedik
        
    • gelirdik
        
    • geldik
        
    • gelmemizi
        
    • gelelim
        
    • geliriz
        
    • gelmeseydik
        
    • gelmeliydik
        
    • gelmemeliydik
        
    Şimdi Batılılarca az bilinen güçlü bir siyasi kuruma geliyoruz: Parti'nin Organizasyon Departmanı. TED والأن نأتي إلى مؤسسة سياسية قوية، لا يعرفها الغربيون كثيراً: إدارة تنظيم الحزب.
    Biz bu dünyaya ailelerimizin kayırsız şartsız sevgisi için geliyoruz, ve bunu alamadığımızda da, birisini buluyoruz, her hangi birisini, ve onunla evleniyoruz. Open Subtitles نأتي إلى هذا العالَم مُتطلِّعينَ إلى حُبٍ غيرُ مَشروط من أبوينا و عِندما لا نجدُ ذلك نجِدُ شخصاً آخَر أي شَخص، و نتزوجُه
    Her gün buraya gelmek ve ölmeleri için dua etmeye yemin ettik. Open Subtitles تعهدنا أن نأتي إلى هنا كل يوم و نصلي من أجل وفياتهم
    Normalde, biz gelmeden önce sana kim yemek yapardı? Open Subtitles من الذي يطبخ لك بالعادة؟ قبل أن نأتي إلى هنا؟
    - Buraya insanlara karşı hoş olmak için gelmedik. Open Subtitles مع هؤلاء الناسِ نحن لَم نأتي إلى الهند لنكون لطفاء
    Çocukken her yaz buraya gelirdik. Open Subtitles لقد كنا نأتي إلى هنا كل صيف عندما كنا صغاراً
    Yani, buraya kadar geldik, çalmaya başlayalı bir dakika bile olmadı ve bana Tanrı'ya inanmadığımı söylüyor. Open Subtitles أعني، نأتي إلى هنا نعزف لمدة دقيقة و يخبرني أنه لا يؤمن بالله
    Evsiz adam, daha cinayet gecesinde buraya gelmemizi istememişti. Open Subtitles الرجل المتشرد اخبرنا الا نأتي إلى هنا ليلةَ الجريمة
    Buraya neden geliyoruz bilmiyorum. Yemekler berbat. Open Subtitles أنا لا أعرف لماذا نأتي إلى هنا، الطعام سيء.
    Aydınlanmış bir dünyada bile, Tanrı'ya yakın hissetmek için buraya geliyoruz. Open Subtitles حتى في عالم مستنير، نأتي إلى هنا لكي نشعر بقربنا من الرب
    Android bir telefonla kapınıza geliyoruz. TED نأتي إلى باب بيتك مع هاتف آندرويد.
    Bana sormadan buraya gelmek adil değildi. Open Subtitles لم يكن عدلا أن نأتي إلى هنا دون أن تسأليني عن رأيي حتى
    Bizi evde zorla tutuyorlar. Buraya gelmek bile imkansız gibiydi. Open Subtitles نحن محتجزين كرهائن كان من المستحيل تقريبا أن نأتي إلى هنا
    Buraya gelmeden önce yükseklik korkun vardı, hatırladın mı? Open Subtitles كُنتِ خائفة من المرتفعات قبل أن نأتي إلى هنا، أتذكرين؟
    Ödevimizi daha önce yaptık. buraya seni görmeye gelmeden önce, Open Subtitles الآن، تعرف بأنّنا عملنا واجبنا قبل أن نأتي إلى هنا لرؤيتك،
    Siktir git. Herkes sakin olsun, buraya kavgaya gelmedik. Open Subtitles اهدأوا جميعاً، لم نأتي إلى هُنا لنتعارَك
    Ayrıca, kiliseyi tamir etmeye gelmedik. Open Subtitles ثانياً،لم نأتي إلى هنا لإصلاح هذه الكنيسة
    Buraya gelirdik, fotoğraf çekip sohbetler ederdik. Open Subtitles نحنُ نأتي إلى هنا لهذا المكان لكي نأخذ الصور ونتحدث.
    Her kar yağdığında buraya gelirdik beni şeker hastası mı yoksa şişko biri mi yapmaya çalışıyorsun? Open Subtitles نأتي إلى هنا كلما أثلجت أو أول لقاءنا هل ستتسبب بإصابتي بالسكري أم بالبدانه فقط؟
    Bu kadar yol geldik -Ama hiçbi işe yaramadı Open Subtitles يمكننا أن نقاتل للخروج من هنا لم نأتي إلى هنا لنتراجع
    Eğer bu doğruysa neden Gail Teyze Santa Costa'ya gelmemizi istedi? Open Subtitles إن كان هذا صحيحاً فلماذا أرادتالخالة"غايل" أن نأتي إلى " سانتا كوستا "؟
    Anne bırak eve gelelim tamam mı? Open Subtitles أمي، دعينا فقط أن نأتي إلى المنزل، موافقة؟
    Bütün kızlar nasıl olduğunu bilir. Aşağıda güvenlik yok kamera yok, Bu yüzden bazı şeyleri yapmak için sadece buraya geliriz. Open Subtitles لا يُوجد هنا أمن أو كاميرات، لذا نأتي إلى هنا للقيام بأمورٍ.
    Keşke buraya hiç gelmeseydik. Open Subtitles ! أتمنّى أنّنا لم نأتي إلى هُنا
    Lisedeyken buraya bir aile olarak gelmeliydik. Open Subtitles . كان يجب أن نأتي إلى هنا كعائلة . عندما كنا في الثانوية
    Buraya asla gelmemeliydik. Open Subtitles لم يكن علينا أن نأتي إلى هنا مطلقاً، أنا..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more