Nasser, telefon sana. Sanırım annen arıyor. | Open Subtitles | ناصر, مكالمة هاتفية لك أعتقد أنها والدتك |
O zamanlar Nasser Ali olarak biliniyordum | Open Subtitles | هناك اجتمعتُ بالمدعو ناصر علي, الذي أريد إخباركم عنه. |
Nasser Ali Abdi komünist kardeşinin yanında oturunca ingiliz amerikalılar da bunu bir şey sanıyordu. | Open Subtitles | جلستُ مع ناصر علي أخ عبدي, الشيوعي يضجّ كالعادة ضد الإنجليز والأمريكان. |
Dedektif, aradığınız kişinin Nasir Khan olduğundan sizi bu kadar kesin konuşturan şey neydi? | Open Subtitles | أيها المحقق ما الذى جعلك متأكداً بهذه السرعه بان ناصر خان هو الجانى الحقيقى ؟ |
Dedektif, Nasir Khan'ın suçlu olduğundan, nasıl böyle çabuk emin oldunuz? | Open Subtitles | أيها المحقق ما الذى جعلك متأكداً بهذه السرعه بان ناصر خان هو الجانى الحقيقى ؟ |
Nassir Hejazi'den konuşmanın vakti geldi. | Open Subtitles | انه الوقت للحديث عن ناصر حجازي |
Nasser Ali kemanıyla tek bir şarkı istedi | Open Subtitles | أراد ناصر علي شيئاً واحداً, أن يعرف على كمانه الجديد. |
Nasser Ali Khan, gelmiş geçmiş en iyi kemancıydı | Open Subtitles | ناصر علي خان, أفضل عازفي الكمان في زمانه. |
Nasser Ali'nin oğlu olmasa da | Open Subtitles | على الرغم من أن أبوّة ناصر علي لم تكن طبيعية |
Nasser Ali çok ilgili bir baba değildi kızı da onun bu halini pek sevmiyordu. | Open Subtitles | وبما أن ناصر علي كان مهتماً بعلم النفس الداخلي وابنته تشبهه, فقد كان متأكداً من ارتباطهما. |
Abdi düşünceli ve ciddi Nasser Ali arsız ve keskin | Open Subtitles | فـ عبدي كان واعياً وجادّاً, أما ناصر علي فكان متحدياً ومتهوراً. |
İkinci günün şafağı sökerken Ali Nasser zevklerini unuttu. | Open Subtitles | مع فجر اليوم التالي, تذكّر ناصر علي متعاً منسية. |
Fail Said, Kamal Nasir, Salame. | Open Subtitles | وائل زئيتر كمال ناصر سلامة |
Hepsi İngiliz vatandaşı olan Nasir Ashraf, Marwat Sayed, Salim Khan ve Faruk Ahmed 5 yıl önce Pakistan'ın Pashawar kentinde tutuklandılar. | Open Subtitles | ثم تسليمهم للاستجواب داخل وكالة الاستخبارات المركزية. الرجال هم: (ناصر أشرف)، (مروت سيد)، (سالم خان)، و(فاروق أحمد). |
Burada öyle demiyor, Bay Nasir. | Open Subtitles | حسناً، انه ليس ما يُقال ( هنـا، سيد ( ناصر |
Benim adım Mahmud Nasir ve evet, çok kısa bir süreliğine Solly Shimshileewitz'tim ve bundan artık utanmıyorum. | Open Subtitles | ( اسمي ( محمود ناصر ولمرة واحدة، نعم لفترة قصيرة جــداً ( كان، ( سولي شيمشلويتز |
Yani, adın Nasir Münih'te yaşıyorsun sana uyacak istediğin ismi seçme hakkın var ve George adını seçiyorsun. | Open Subtitles | ( حسناً ، أسمك (ناصر (تعيشي في (ميونخ بأمكانك تغير أسمك ألى أيّ أسم آخر يتلائم |
Spartacus Nasir için yaptıklarını anlattı. - Sen olmasaydın-- | Open Subtitles | أخبرني (سبارتاكوس) بما فعلتيه لـ(ناصر)، لولاكِ.. |
Birinci hasta Sayid Nassir de değildi Henry Burns de. | Open Subtitles | المريض الحامل للفيروس لم يكن (سعيد ناصر) أو (هنري بيرنز) |
Önce soruşturmanın başındaydın, sonra Nassar'ın ölümünü gördün. | Open Subtitles | أولًا كنت تقود التحقيق وبعدها وجدت ناصر يموت وهو محتجز |
Bu sabah Amerikan kadın Nasar ile birlikte gitti. | Open Subtitles | لقد غادر صباحاً في حافلة مع السيدة ناصر الأميركية |
Belirlenen kişilerden biri de Qasim'in abisi Rasheed Naasir. 27 yaşında. | Open Subtitles | من ضمن الذين سُحب منهم أخو قاسم الاكبر رشيد ناصر 27 عاماً |
Manshiyat Naser'deki çocuklardan çok etkilendim. | TED | كنت مندهشًا من أطفال منشية ناصر. |
LN: Kemik parçalarını bir yapbozun parçaları gibi birleştirmeye çalıştı. | TED | ناصر لطيف: وحاولت جمعها معا مثل أحجية الصور المقطعة. |