| Ona bir kasa şarap aldı ve tatildeyken program saatini.. ...doldurmak için izin istedi. | Open Subtitles | اشترى لها نبيذًا سائلًا إياها أن تعطيه وقتها في البرنامج بينما كانت في إجازتها |
| Elbisemin her tarafına kırmızı şarap döktüm inanabiliyor musun? | Open Subtitles | لقد سكبتُ نبيذًا أحمرًا على فستاني، إن كان يمكنك تصديق ذلك. |
| Uzun zamandır iyi şarap içmedim. Siz Güneyliler, iyi şarap yapıyorsunuz. Hakkınızı teslim ediyorum. | Open Subtitles | لم أحظ بأي نبيذ جيد منذ فترة طويلة أنتم أيها الجنوبيون تصنعون نبيذًا جيدًا، أقر لك بهذا |
| Şimdi, iyi yedik, iyi şarap içtik benim hakkımda bilmen gereken bir şey daha var. | Open Subtitles | والآن بعد أن تناولنا الطعام وشربنا نبيذًا جيدًا يوجد شيء واحد يجب أن تعرفه عني |
| Boşanmış, halılara şarap dökmüş ve değiştirmek bile umrunda olmamış. | Open Subtitles | لقد تطلق، وسكب نبيذًا على السجاد ولم يهتم بتغييرها. |
| Kim siyah bir şeyin üstüne kırmızı şarap döker? | Open Subtitles | من يرمي نبيذًا أحمرًا على ملابس سوداء؟ |
| şarap getirmedin mi? Çiçek? Diken? | Open Subtitles | ألم تحضري نبيذًا أو طعامًا أو أشواكًا؟ |
| - Evet, ben normal şarap istiyorum artık. | Open Subtitles | أجل، أنا أريد نبيذًا طبيعيًا الآن |
| Dedem çok güzel şarap yapardı. | Open Subtitles | جدّي كان يصنع نبيذًا جيّدًا. |
| Beyaz şarap alacağım. | Open Subtitles | سأشرب نبيذًا أبيض |
| şarap. şarap istiyorum. | Open Subtitles | نبيذ, أريد نبيذًا. |
Arabic 
English 
French 
Spanish 
German 
Portuguese 
Turkish 