"نتسوق" - Translation from Arabic to Turkish

    • alışveriş
        
    • alışverişe
        
    • alış
        
    • alışverişi
        
    • alış-veriş
        
    Şimdi bu örüntü, tüketici modellemeleri ve perakende alışverişte de görülüyor, yani alışveriş yapmayı seçtiğimiz yerler. TED ويمكن ملاحظة هذا النمط في نماذج إنفاق المستهلكين في تجارة التجزئة، بمعنى، الأماكن التي نختار أن نتسوق فيها.
    Tüm dünyada ve şehirler boyunca evlerimizde, ofislerimizde alışveriş yaparken ve seyahat ederken yer değiştiriyoruz. TED و نحن نتحرك في بيوتنا، في مكاتبنا، كما نحن نتسوق و نسافر خلال مدننا و حول العالم.
    Evlerimizde hareket ediyoruz, ofislerimizde, alışveriş yaparken ve seyahat ederken, şehirler boyunca ve tüm dünyada. TED نحن نتحرك في بيوتنا، في مكاتبنا، كما نحن نتسوق و نسافر عبر مدننا و حول العالم.
    - Evde oturduk. - alışverişe çıktık. İnternetten pantolon aldık. Open Subtitles نتسوق على الإنترنت في المنزل لأجل البناطيل كلانا يحتاج لبناطيل
    Sonra her şey üst üste geldi ve en sonunda alışverişe gittik. Open Subtitles و بعدها تطور الأمر و قبل أن أعلم وجدتنا نتسوق
    Evde alışveriş yapıyoruz, Web'de sörf yapıyoruz fakat aynı zamanda kendimizi boşlukta ve birbirimizden daha çok kopmuş hissediyoruz. Open Subtitles نحن نتسوق فى البيت ونتصفح الانترنت وفى نفس الوقت نشعر بالفراغ وننهش ببعضنا البعض اكثر من اي وقت مضى في تاريخ البشريه
    Birlikte alışveriş çıkarak ve yemek yaparak mükemmel günler geçirebiliriz. Open Subtitles نستطيع تمضية أيام رائعة نتسوق ونطهو معا.
    Tabii biraz alışveriş etmeliyiz. Open Subtitles الآن، بالطبع، نحن يجب أن نتسوق بعض الحاجيات.
    Neden biz de herkes gibi süpermarketten alışveriş yapmıyoruz? Open Subtitles لماذا لا نتسوق من سوق مركزي مثل كل شخص ؟
    Kadınlar ve erkekler Irak'ta biz burada bırakana kadar alışveriş yapalım diye mi ölüyor?" Open Subtitles هل الرجال والنساء الذين يموتون في العراق ونحن في منازلنا نتسوق حتى الظهيرة ؟
    Ya bizimle aynı anda dışarıda alışveriş yaparsa? Open Subtitles ماذا لو خرج للتسوق في نفس الوقت ونحن نتسوق ؟
    Artık onlarla alışveriş yapmak, yemek, çalışmak zorunda kalacağız. Open Subtitles الآن يجب علينا أن نتسوق معهم، نتناول معهم، نعمل معهم.
    Çifte kuponlarla, taksitle ve konsinye satışından alışveriş yaptık ve dördüncü seviye göğüs kanseri teşhisi konulup artık daha fazla çalışamadığında gıda puluna bile başvurduk. TED كنا نتسوق بواسطة قسائم الخصم وكنا نبحث عن متاجر الشراء بالجملة وعندما وصل سرطان الثدي لدى والدتي الى الدرجة الرابعة ولم تستطع المضي في عملها قدمنا طلباً على المعونات الغذائية
    Birlikte alışverişe çıkarız, saçlarımızı birlikte yaptırırız. Open Subtitles كنا نتسوق معا .. نذهب إلى الكوافير سوياَ
    Birlikte alışverişe çıkarız, saçlarımızı birlikte yaptırırız. Open Subtitles كنا نتسوق معا .. نذهب إلى الكوافير سوياَ
    Evet. alışverişe gelmedik. Bugün batırmışsın diye duydum. Open Subtitles نعم ، و نحن لا نتسوق هنا اليوم لقد سمعت انك تسببت بالمتاعب اليوم
    alışverişe onu için değil, kendimi mutsuz hissettiğim i çin çıktık. Open Subtitles لا ، نحن لا نتسوق لأجلها نحن نتسوق لأنى أشعر بالإزدراء و هذه هو العلاج
    Phoebe, dinle. Bütün gün benimleydin ve alışverişe gittik, tamam mı? Open Subtitles فيبي"، اسمعي لقد كنت معي" و كنا نتسوق طوال اليوم
    Ya da tuvaletleri temizleme, ya da postayla alış veriştir. Open Subtitles .. أو هكذا ننظف المرحاض , أو نتسوق عبر البريد
    Lisede tanıştık ve beş yıl sonra bebek mobilyası alışverişi yapıyorduk. Open Subtitles لقد التقيا في الثانوية وبعد خمس مواعيد كنا نتسوق لأثاث الاطفال
    İleri teknoloji iletişim cihazı, neredeyse devlet üretimi bu aynı mağazadan alış-veriş yapıyoruz demek, ama sadece senin kredi kartın daha fazla ödüyor bu da bir CIA ajanına dokunur? Open Subtitles و سائل اتصال تقنيه عاليه .. هي معدات حكوميه تقريبا وهذا يعني اننا نتسوق في نفس المحل و لكن لديك رصيد اعلي في بطاقه ائتمانك .. و هذا يوصلنا انك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more