Bu geceki organizasyonda en başarılı galamı model alalım istiyorum. | Open Subtitles | أود أن يكون طراز حدث الليلة مشابهًا لأكثر مناسباتي نجاحًا. |
Manya araba satmakta o kadar başarılı oldu ki kısa zaman sonra uçak satma işine geçti. | TED | مانيا حققت نجاحًا كبيرًا في بيع السيارات لدرجة أنها تحولت إلى بيع الطائرات |
Bazıları, bir dahaki sefere daha başarılı olabilmek için ne yapabileceğini soran notlar gönderiyorlar. | TED | وبعضهم يرسل ملاحظات سائلين عما يمكن فعله حتى يصبحوا أكثر نجاحًا في المرة القادمة. |
Onlar Ruanda'daki, maddi olarak, en değerli şeyler bu yüzden sınırın bu tarafında, onları korumak büyük bir başarı. | TED | إنهم في الواقع من أكبر صناع المال في رواندا، وعلي هذا الجانب من الحدود، يُعد الحفاظ عليها نجاحًا كبيرًا. |
İnanılmaz bir başarı elde ettik ve devam da ediyoruz. | TED | لقد كان نجاحًا استثنائيًا، وقد واصلنا ذلك. |
Yani tüm bu zaman boyunca, 154. koloninin bir kaybeden olduğunu düşünmüştüm, çünkü gerçekten kuru günlerde, sadece bir damla arama oluyordu. Bu arada diğer koloniler aramaya çıkıyorlar, bir çok yiyecekle dönüyorlardı; ama aslında, 154. koloni muazzam bir başarıydı. | TED | طوال هذا الوقت، كنت أعتقد أن المستعمرة 154 هي الخاسرة، لأنها في الأيام شديدة الحرارة، لا تجمع إلا القليل من الطعام، بعكس المستعمرات الأخرى والتي كانت تبحث وتأتي بالكثير من الطعام، لكن في الواقع، حققت المستعمرة 154 نجاحًا عظيمًا. |
Dünyanın en başarılı girişimcilerine yönelik yapılan bir araştırmada, önemli bir kısmının disleksiye sahip olduğu görülüyor. | TED | في دراسة حول أكثر رواد الأعمال نجاحًا في العالم، يتضح أن عدد متفاوت منهم يعاني من عسر القراءة. |
Arkadaşlarımızın daha başarılı, daha eğitimli ve bir gün daha iyi birer dünya vatandaşı olmaları için ne yapabiliriz? | TED | كيف يمكننا مساعدة أصدقائنا ليكونوا أكثر نجاحًا وتعليمًا ويومًا ما، مواطنين معولمين أفضل؟ |
Mükemmeliyetçilik hakkında araştırma yaparken mükemmeliyetçilerin daha başarılı olduğuna dair bir bulguya rastlamadım. | TED | مع ذلك، عندما كنت أدرس الكمالية رأيت إثباتات محدودة تشير إلى أن الأشخاص الكماليين أكثر نجاحًا |
Eğer dünyanın en başarılı şirketleri bile adil bir ödeme yapmıyorsa itfaiyecilerimize, askerlerimize ve sosyal hizmet uzmanlarımıza nasıl ödeme yaparız? | TED | كيف ندفع لرجال الإطفاء، والجنود، والعاملين الاجتماعيين إن لم تدفع أكثر الشركات نجاحًا بالعالم حصتها؟ |
Bu demek oluyor ki daha az başarılı şirketler, adil olandan daha fazlasını ödüyor. | TED | فذلك يعني أن الشركات الأقل نجاحًا يجب أن تدفع أكثر من حصتها. |
Bu standart banka için başarılı. | TED | من الفقر وهذا كان نجاحًا للبنك البريطاني |
O kadar başarılı ki aslında bu programı portföylerindeki diğer alanlara yaymak için çalışıyorlar. | TED | نجاحًا يفكرون بالفعل بتوسيع برنامجه لمناطق أخرى بذات المحفظة الاستثمارية |
Belki siz gerekli olan bilgiyi almakta daha başarılı ve şanslı olacaksınız. | Open Subtitles | لربما أصبت نجاحًا أكبر في استخراج المعلومات المطلوبة |
- Denedim. Çok da başarılı olamadım. | Open Subtitles | حاولت تدريبه، لكنّه لم يحرز نجاحًا يُذكر. |
Günümüzde yemek hizmeti sanayisinin en başarılı yeni bölümünün adı: | Open Subtitles | أكثر القطاع الجديدة نجاحًا لخدمة صناعات الأكل في هذه الآونة... |
Yeryüzünde en başarılı gösterinin yapımcı ı'm. | Open Subtitles | أنا منتج منفذ لعرض الأكثر نجاحًا على الأرض |
Bu aynı zamanda sosyal medyada da büyük bir başarı kazandı. | TED | كما حقق ذلك نجاحًا عظيمًا على مواقع التواصل الاجتماعي. |
Büyük bir başarı olacakmış. Hayatım boyunca ailem asla... | Open Subtitles | لكان سيصبح نجاحًا كبيرا. طوال حياتي عائلتي كلها لم يفكروا إطلاقًا |
Çok büyük bir ticari başarıydı ancak ondan kısa bir süre sonra 1990'ların başında hayatındaki bu büyük dönüşüm başladı ve sen Martine olmaya başladın. | TED | لقد حقق نجاحًا تجاريًا كبيرًا ولكن بعد هذا النجاح بقليل وفي مطلع التسعينات حدث تحول كبير في حياتك وأصبحت (مارتين) |