bunu yapıyoruz çünkü insanlarımız bir gün İsrail'in yanında bizimde bir devletimizin olacağına inanıyorlar. | Open Subtitles | نحن نفعل ذلك فقط لأن شعبنا يؤمن انه في نهاية المطاف، سيكون لدينا دولة بجانب اسرائيل |
bunu yapıyoruz çünkü Amerika’da bir şeyin yapısal olarak yanlış olduğunu gördük; iki Amerikalıdan biri 400 dolarlık bir acil durumu karşılayamıyor. | TED | نحن نفعل ذلك لأننا أدركنا أن هنالك خللا متأصلا في أمريكا، عندما لا يستطيع واحد من كل اثنين من الأمريكيين توفير 400 دولار للطوارئ. |
bunu yapıyoruz çünkü fark ettik ki bir şey yapısal olarak yanlış; 1979 ile 2013 arasında ücretler yalnızca yüzde altı artmış. | TED | نحن نفعل ذلك لأننا أدركنا أن هناك خلل جذري عندما ارتفعت الأجور بنسبة 6% بين العامين 1979 و2013. |
bunu yapıyoruz çünkü fark ettik ki bir şey yapısal olarak yanlış; insanlar iki ve üç işte çalışıyor, hiç kimsenin yapmak istemeyeceği işleri yapıyor, kira, elektrik, sağlık hizmeti, çocuk bakımı gibi ihtiyaçları için ödeme yapamıyor. | TED | نحن نفعل ذلك لأننا أدركنا أن هناك خلل جذري عندما يعمل الناس في وظيفتين أو ثلات، يعملون في الوظائف التي لا أحد منكم يرغب بها، لا يستطيعون توفير الضروريات، مثل الإيجار، مثل الإضاءة والرعاية الصحية وخدمات رعاية الأطفال. |
Sanırım kadınlar olarak bunu yapıyoruz, değil mi? | Open Subtitles | وأعتقد أننا كنساء، نحن نفعل ذلك صحيح؟ |
30 saattir bunu yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل ذلك منذ 30 ساعة متواصلة |
Sessizleşiyoruz, korkarak adım atıyoruz, bulabildiğimiz en parlak ışık altında arabamızı kenara çekiyoruz, öldürülürsek kamera görüntüsü net olsun diye ve bunu yapıyoruz çünkü öyle bir sistemde yaşıyoruz ki beyazlar kolaylıkla rahatlarını sağlamak için ölümcül güçleri arayabiliyor. | TED | نحن نهدئ أنفسنا، ونتعامل بأشد حرص وحذر ربما نتوقف على جانب الطريق تحت أكثر الأضواء سطوعا حتى يكون قاتلنا عرضة لأن يرى بوضح بواسطة الكاميرات ويتم إمساكه نحن نفعل ذلك لأننا نعيش في نظام حيث يمكن للبيض طلب الإتصال بقوة قاتلة حتى تحضر لضمان راحتهم |
Biz de bunu yapıyoruz! Hayır, yapmıyoruz! | Open Subtitles | نحن نفعل ذلك سام |
- bunu yapıyoruz. | Open Subtitles | - نحن نفعل ذلك. |
sebze turizmi deniyor ve ister inanın ister inanmayın, insanlar dünyanın her yerinden yükseltilmiş yataklarımızda gezinip bakınmak için geliyor; hatta, pek yetişen bir şey olmadığında bile. (Gülüşmeler) Ama bu, karşılıklı bir konuşma başlatıyor. (Gülüşmeler) Ve biliyor musunuz, bunu canımız sıkıldığı için yapmıyoruz. (Gülüşmeler) bunu yapıyoruz çünkü bir devrim başlatmak istiyoruz. | TED | تسمى سياحة الخضراوات، صدقوا أو لا تصدقوا ، يأتي الناس من كل مكان في العالم يدفعهم الفضول لرؤية أسرتنا الزراعية المرتفعة، حتى عندما لا تكون قد نمت كثيراً. (ضحك) ولكنها تشعل النقاش. (ضحك) وكما تعرفون نحن لا نفعل ذلك لأننا نشعر بالملل نحن نفعل ذلك لأننا نريد إحداث ثورة . |
Kesinlikle bunu yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل ذلك! |