Bir toplantıda çok fazla veya çok az konuşmaktan korkuyoruz. | TED | نخشى أن نتحدث أكثر أو أقل من اللازم في اجتماع. |
Haklı olarak Ebola'dan korkuyoruz, çünkü diğer hastalıklar kadar insan öldürmüyor. | TED | ولهذا نحن نخشى الأيبولا الآن لأنه لا يقتل مثلما تفعل أمراضٌ أخرى. |
Teknik olarak sizin suçunuz bu çünkü evliliğimizin sizinki kadar sıkıcılaşmasından korktuk. | Open Subtitles | حسنا، عمليا، هذا خطؤك، لأننا كنا نخشى أن يصبح زواجنا مملا كزواجكم. |
Biz kendi sesimizden korkarız, çünkü bu bir itiraf anlamına gelir ama bize çevremizi değiştirme gücünü veren de budur. | TED | إننا نخشى أصواتنا، لأنها تعني التسليم، لكنه ذلك الذي يمنحنا القوة كي نغير محيطنا. |
Dünyadaki hiçbir ordudan korkmayız, ancak belalara karşı kılıç işler mi? | Open Subtitles | نحن لا نخشى من أى جيش على وجه الأرض لكن أيمكننا مقاتلة البلاء بسيوفنا ؟ |
Çünkü birlikteyken kendimiz olmaktan korkmuyoruz. | Open Subtitles | لأننا لا نخشى أن نكون على سجيتنا أمام بعضنا البعض |
Sanki ne kadar derin hisler beslediğimizi birbirimize söylemekten korktuğumuz için kavga ediyorduk. | Open Subtitles | إنه وكأننا نتقاتل لأننا كنا نخشى معرفة الشخص الأخر كيف كان عمق شعورنا |
Dahası, teknolojinin bizim kültürel tüketim ile ilgili varsayımlarımızı değiştirmiş olmasından endişe duymaktayız. | TED | علاوة على هذا، نحن نخشى الآن أن التكنولوجيا غيّرت إفتراضاتنا عن الإستهلاك الثقافي. |
Biz de bundan korkuyorduk. | Open Subtitles | لذلك، كنا نخشى أنه فقط، كما تعلمون |
Ebola'dan, bizi öldürdüğü ve bunu tedavi edemediğimiz için korkuyoruz. | TED | ونحن نخشى الأيبولا إنطلاقاً من قاعدة أنه يقتلنا ولا يمكننا علاجه. |
Ebola'nın getirdiği kesin kaçınılmazlıktan korkuyoruz. | TED | نحن نخشى هذه الحتمية المُتعلقة بأيبولا. |
Ya da belki de, sadece korkuyoruz arkadaşlarımıza böbürlenebileceğimiz ve arabalarımızın arkasındaki etiketlere yazabileceğimiz bir gelecekleri olmayacak diye. | TED | أو ربما، ربما، نحن نخشى فقط من عدم حصولهم على مستقبل يمكننا التباهي به أمام أصدقائنا وفي ملصقات على سياراتنا. |
Batmış olmasından korkuyoruz, ve... bu çok utanç verici, ama... subaylarımızın bazıları üst düzey yöneticilerimizin... oğulları. | Open Subtitles | نحن نخشى أن تكون قد غرقت .. إنهذامحرججداً لكن. العديد من الضباط أبناء لمسئولين من مستوى عالي |
Senin sonuçlarının onları ürkütmesinden korktuk. | Open Subtitles | كنا نخشى من نتائجك أن تفزعهم فيتركون الصفقة |
Blair, arkadaşlığımızı sır olarak tuttuk çünkü daha fazlasının olabileceğinden korktuk. | Open Subtitles | لقد أبقينا علاقتنا سراً لأننا نخشى مما هو أكبر |
Kraliçe'nin kalbi yok edilirse ölümsüzlüğünü kaybederek öleceğinden korktuk. | Open Subtitles | كنا نخشى إذا تدمر قلب الملكة ستفقد خلودك او تموت |
Hepimiz içimizdeki karanlıktan korkarız. | Open Subtitles | نحن جميعاً نخشى الظلمة الموجودة في داخلنا |
Dünyadaki hiçbir ordudan korkmayız ancak belalara karşı kılıç işler mi? | Open Subtitles | نحن لا نخشى من أى جيش على وجه الأرض لكن أيمكننا مقاتلة البلاء بسيوفنا ؟ |
Çünkü barış içinde gelsek bile, savaştan kesinlikle korkmuyoruz. | Open Subtitles | لأنه حين أتينا بسلام ، بالتأكيد نحن لا نخشى الحرب |
Hepsi Rusya hakkında bilmek istediğimiz ama sormaya korktuğumuz şeyler. | Open Subtitles | هذا كل ما اردنا معرفته عن الروس وكنا نخشى ان نسال عنه |
Yarışmacıların kayalıklarda kaybolduğundan endişe duyuluyor. | Open Subtitles | متسابقوا مغامرة الطبيعه نخشى بأنهم ضاعوا في جبل روكي الشامخ |
Hepimiz bir otel olacağından korkuyorduk. | Open Subtitles | كنا جميعا نخشى ان يتحول الى فندق |
Bunca zaman, özgür yaşamaktan korkmak için mi köle olarak yaşadık? | Open Subtitles | هل عشنا كعبيد لفترة طويلة بحيث أصبحنا نخشى الحرية؟ |
Bizim Tanrı korkumuz olmadığı için... birbirimiz dışında kimseye karşı bir mesuliyetimiz yok. | Open Subtitles | نحن لا نخشى الرب، لذلك لا نتحمل سوى مسؤولية بعضنا البعض |
Tom ve Linda'nın düğününe giderken geç kalacağımızdan korkmuştuk ve kestirmeden gidip zamanında yetişmiştik. | Open Subtitles | وكنا نخشى أننا سنتأخر وأخذنا طريقًا خلفيا، ووصلنا هناك على الموعد؟ |
Artık gelecekten korkmamamız gerektiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر، كما تعلمون ليس علينا أن نخشى المستقبل بعد الآن، أليس كذلك؟ |
Beyninin haritasını çıkardığım zaman bir daha asla birbirimizi kaybetmekten korkmayacağız. | Open Subtitles | لن نخشى خسارة بعضنا البعض مرة أخرى أبدا |
Elbette, o zamana kadar çok geç kalınmasından korkuluyor. | Open Subtitles | بالطبع، نخشى أن بحلول ذلك الوقت سيكون قد فات الأوان |