Mor ise en nadir olan renkti, benim için altın gibiydi. | TED | الأرجواني في الحقيقة هو اللون الأكثر ندرة وكأنه ذهب بالنسبة لي |
Yine daha nadir olanlardan Kelvin–Helmholtz bulutu. | TED | تعتبر سحابة كيلفين هلمولتز من السحب الأكثر ندرة. |
Öyle öngörülüyor ki 2030 senesine kadar, neredeyse 700 milyon kişi su kıtlığı nedeniye yurdundan uzaklaştırılabilir. | TED | ويقدر أيضا أنه في سنة 2030، أكثر من 700 مليون بشر قد يغيرون مساكنهم، على نطاق واسع، بسبب ندرة الماء. |
Ben Ürdün'de büyüdüm, 1973'ten beri tam bir su kıtlığı çekmiş su fakiri bir ülke. | TED | لقد ترعرعت في الأردن، وهي بلد فقير بالمياه وظلت تعاني من ندرة مياه شديدة منذ العام 1973. |
En nadide olansa anlattığı macera dolu hikâyeleriydi. | Open Subtitles | ولكن أشدها ندرة كانت حكاياته عن مغامراته |
Her kadının bildiği gibi, genel olarak bir adam kıtlığı var, bilhassa da bir işe yarayacak adamlar çok kıt. | Open Subtitles | كما تعلم النساء هنالك ندرة في الرجال و ندرة أكبر في الرجال الجيدين |
Oldukça ender ve korkunç bir zehrin kalıntıları bu kolyede bulundu. | Open Subtitles | بقايا لأكثر الأنواع ندرة لسم قاتل وعثر عليه في الداخل |
Hele hastalığa sahip olup bir de bilgisayar bilimi diploması olanlar hepten nadirdir. | Open Subtitles | أما مصابوها الحاصلون على شهادة في علوم الحاسب، فهم أشدّ ندرة. |
Zorluk içinde açan çiçek... tüm çiçeklerin en az bulunanı ve en güzelidir. | Open Subtitles | ... الزهرةالتيتتفتحفيمحنة تكون الأكثر ندرة و الأكثر جمالا سيدي؟ |
Tahlil sonucunuz, "Oligospermi" efendim. | Open Subtitles | تحليل الطبيب هو ندرة الحييات المنوية. |
Bunlar saçak buluttan daha nadir bulutlardır. Ama çok da nadir değiller. | TED | حسنًا. هذه السحب أكثر ندرة من سحب القزع ، ولكنها ليست نادرة إلى هذه الدرجة |
Ekibimin keşfettiği galaksi bundan çok daha nadir ve çok daha karmaşık. | TED | فالمجرة التي اكتشفها فريقي أكثر ندرة وأكثر تعقيدًا من ذلك. |
Ne kadar nadir olduklarını gördükçe onları korumaya takıntılı hâle geldim ve araç olarak kullandığım şey, sanat hâline geldi. | TED | ومعرفة مدى ندرة هذه الأنواع، جعلني مهووساً بمحاولة الحفاظ عليها، والفن هو السبيل لتحقيق ذلك. |
En nadir olanlara konsantre olalım. | Open Subtitles | دعنا نركز على سيارة الأكثر ندرة ودعنا نتمنى بعض الحظ |
nadir, gururlu, " neden olmasın". | Open Subtitles | أنهم ندرة ودائما فخورين ومعتدين بأنفسهم أنهم جرآى |
Araştırmama göre, çarşambaların tekrarlanması çok nadir. | Open Subtitles | بناء على أبحاثي فإن إعادة يوم الأربعاء تعتبر ندرة إحصائية |
Singapur dünyanın 8. su kıtlığı yaşayan ülkesi. | TED | سنغافورة هي ثامن بلد في العالم يعاني من ندرة المياه. |
kendini yorma - ben getiririm... sen getirme.bu evde hizmetçi kıtlığı yok. | Open Subtitles | لا تتضايقى سوف أحضره لا تفعلى فلا توجد ندرة خدم فى هذا البيت |
En büyük keşifler, gezegen üzerindeki hayata katkı sağlamış olanlar radyumdan bile nadide akıllardan çıkmıştır. | Open Subtitles | الاكتشافات العظيمة التي حسنت الحياة على الكوكب جاءت من عقول أكثر ندرة من عنصر الراديوم |
Başka bir şekilde bir araya gelseydik... arkadaşa benzer bir şey olabilirdik ama yetenekleriniz ne kadar nadide olsa da artık bu artık mümkün değil. | Open Subtitles | لو كنا قد تقابلنا بطريقة أخرى فأنا واثق من أننا كنا لنصبح صديقين لكن لا يمكن لهذا أن يحدث الآن رغم ندرة هداياك |
Yani, kaynaklarımız... git gide daha da kıt olacak gerginlik yakın bir zamanda azalmayacak. | Open Subtitles | أعني بأن الموارد ستصبح أكثر ندرة ومن الصعب الحصول عليها كما أن التوتر الناتج عن ذلك لن يزول عما قريب |
Cezaevi müdürü olarak, gerçek rehabilitasyon hikayelerinin ne kadar ender olduğunu iyi bilirim. | Open Subtitles | كآمر سجن أعلم جيداً مدى ندرة قصص إعادة التأهيل الحقيقية |
Ben de ona ilk basımımı gösterdim cilt bir, cilt iki, cilt iki bayağı nadirdir. | Open Subtitles | فأريته نسختي الأولى.. المجلد الأول، ثمَّ الثاني المجلد الثاني أكثر ندرة. |
Zorluk içinde açan çiçek... tüm çiçeklerin en az bulunanı ve en güzelidir. | Open Subtitles | ... الزهرةالتيتتفتحفيمحنة تكون الأكثر ندرة و الأكثر جمالا |
"Oligospermi." | Open Subtitles | ندرة الحييات المنوية. |