"نزهة" - Translation from Arabic to Turkish

    • piknik
        
    • yürüyüşe
        
    • pikniğe
        
    • yürüyüş
        
    • gezintiye
        
    • pikniği
        
    • pikniğinde
        
    • gezinti
        
    • tur
        
    • gezi
        
    • kolay
        
    • gezisi
        
    • yürüyüşü
        
    • gezelim
        
    • yürümek
        
    Senin için bir piknik gezisi değildi biliyorum ama artık evdesin. Open Subtitles أعرف أنها لم تكن نزهة بالنسبة لكِ, ولكنك في منزلك الآن.
    Central Park'ta yaptığımız piknik yüzünden hala benimle dalga geçiyorlar. Open Subtitles فهم ما زالوا يضايقوني بعد نزهة لنا في الحديقة المركزية
    Şunu söylemiyoruz; yürüyüşe çıkacaksınız ve sol elinizde Sistina Şapel'i ile geri geleceksiniz. TED ونحن هنا لا نقول أنك ستذهب في نزهة وتعود بفكرة مشابهة لكنيسة سيستينا.
    Bunu kutlamak için bir şeyler içmeye ya da yürüyüşe çıkmaya ne dersin? Open Subtitles أنظر ، لماذا لا نذهب لتناول مشروب أو الذهاب في نزهة للاحتفال ؟
    Dinle şu senin nakliyeciler var ya... pikniğe eşlerini getirmesinler. Open Subtitles اسمع سيكون لديك نزهة أنت و الفريق لا تحضوا زوجاتكم
    Sadece bir yürüyüş için çok uzun bir yol bence. Open Subtitles إنها فقط تبدو طريقاً طويلا للغاية لتقطعه من أجل نزهة
    (birisiyle yarışacağını belirtmek için kullanılan deyim) piknik sepetim yok. Open Subtitles ليس لدىّ سلة نزهة خلوية او قبعة في هذه اللحظة
    Son sınıf öğrencilerinden biri, bir piknik masasına çıktı ve güvenlik beklentilerini anlattı. TED وقفز أحد الكبار على طاولة نزهة وتحدث عن توجيهات السلامة.
    At nalları, barbekü alanları, dumanlıklar, piknik masaları, barınak ve bu tarz şeyler istedik. TED أردنا خيول وحفر للشواء وأماكن للمدخنين وطاولات نزهة ومأوى وكل ذلك.
    Bu etikten çok görüntü içindir, fakat bir piknik masasında değilseniz, tabağın altında hiçbir şey olmaması nadir görülen bir şeydir. TED إن هذا يتعلق بالمظهر أكثر من الآداب، لكنه من النادر ألا نرى شيئا تحت الطبق إلا إذا كنت تأكل على طاولة نزهة.
    Lucy ve ben şu herifi yürüyüşe çıkartalım. Hadi. Güzel olacak. Open Subtitles أنا ولوسي سوف نأخذ بوزو في نزهة سوف يكون ذلك رائعاً
    Mr. Smokey Jefferson, hadi bir yürüyüşe çıkalım, hadi bebeğim TED السيد سموكي جيفرسون، دعونا نذهب به في نزهة.
    Fakar bir mimar olarak, size önerim şu: Komşunuzla yürüyüşe çıkın, bir yemeği paylaşın ve 20 sene içinde beni arayın. TED ولكن كمهندسة معمارية، فسأقترح أن تأخذ نزهة سير مع جارك، وتناول وجبة سوياً، واتصل بي بعد 20 سنة.
    Seninle pikniğe gelmeyi çok isterdim ama yarın dersim var. Open Subtitles أود الذّهاب حقاً برفقتك في نزهة بالغد ولكنّي لديّ محاضرة
    Makineli gibi. Sanki bir pikniğe gidiyor sanırsın. Open Subtitles بالدقيقة و بالحرف قد تظن انه كان ذاهب الى نزهة
    Özellikle, bilemiyorum... yürüyüş için... Open Subtitles وخصوصاً لا أعرف عندما يذهب المرء في نزهة
    Birkaç işimi halledeyim, şu namussuzu da gezintiye çıkarayım hem. Open Subtitles سأقوم بعمل بعض المهمات سأقوم بأخذ هؤلاء الأولاد في نزهة
    Çünkü bu bir aile pikniği, Francis... ve sen de bu ailenin bir üyesisin. Open Subtitles لأنها نزهة العائلة فرانسيس وأنت عضو في هذه العائلة
    - Kabul edildi! - Sağ ol patron. Şirket pikniğinde görüşürüz. Open Subtitles تـم - شكرا يا رئيس , نراك في نزهة الشركة -
    Bir tişört aldım, oğlumu kızdırdım. Başarılı bir gezinti oldu. Open Subtitles اشتريت قميص و قمت بإغضاب ابني , نزهة أخرى ناجحة
    Çok iyi, Andy. Bu mereti çalıştırıp, bir tur atalım. Open Subtitles احسنت آندى , لنشغل المحرك و ننطلق فى نزهة
    Beyaz Saray'daki kaynaklarımız bize bu akşam için planlanmış bir gezi olmadığını söyledi. Open Subtitles مصادر من البيت الأبيض تخبرنا لا يوجد نزهة قد قررت في هذا المساء
    "Evet" deyip evlilik belgesini imzaladığım anda gerçek şirincik gelinim olacaksın. Yemek pişirecek, temizlik yapacak, nasırlarımı ovacak sarı ayak tırnaklarımı keseceksin. Evlilik kolay iş değil, emek ve sabır ister. Open Subtitles عندما تقولين نعم , سوف تقومين بجميع أعمال المنزل الزواج ليس نزهة
    Şey, ikisi de yürüyüşü sever ve ikisi de cehennem gibi inatçıdır. Open Subtitles حسناً، كلاهما يحبون نزهة السير وكلاهما عنيدان أيضاً.
    İkinizi de. Hadi, arabayla gezelim. Open Subtitles تعال , أريدك أن تذهب في نزهة بالسيارة معي
    Onlarla yürümek ister misin? Open Subtitles أتودي أخذهم في نزهة وسألحق بكم فيما بعد ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more