Ki kendisi bu gibi vakıalarda olduğu gibi ifadesini adil ve tarafsız olarak vermiştir. | Open Subtitles | الذى قد أدلى بشهادته بطريقة نزيهة كما يفعل دائما |
Beyaz adamla adil bir anlaşma yapamaz diye kim demiş? | Open Subtitles | من يقل أنه لا تستطيع إجراء صفقة نزيهة مع رجل أبيض ؟ |
Dürüst bir işe başladım ama bir hafta bile dayanamadım. | Open Subtitles | أردت أن أعيش حياةً نزيهة ولن أتمكن من الصمود أسبوعا |
Bugünden itibaren hayatım Dürüst ve doğru yolda devam edecek. | Open Subtitles | لأجل ان اعيش حياتى من الان بطريقة حقيقية و نزيهة |
Para, kameralar, Washington Heights... Nazihah, kocan belli ki senden bir şey saklıyordu. Ne olduğu hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | المال والكاميرات و(واشنطن هايتس) من الواضح أنّ زوجكِ يخفي شيئاً عنكِ يا (نزيهة) |
Nazihah, Amir'in karısı. Bulun, takip edin. | Open Subtitles | (نزيهة)، زوجة (أمير) أعثري عليها، وتتبّعيها |
"İyi olan kazansın.", "Güzel ve temiz bir seçim olsun." gibi şeyler yok mu? | Open Subtitles | "لعل الأفضل يربح." "لتكن انتخابات نزيهة." وما شابه ذلك؟ |
Benimle ilgili o şarkı çıktıktan sonra benim için tarafsız bir jüri bulamadılar. | Open Subtitles | لم أحصل على هيئة حكم نزيهة و بعد ذلك خرجت تلك الأغنية عليّ |
Yani Fair Lawn, New Jersey'deki bir sperm bankasından geliyorum. | Open Subtitles | ولذا لقد قدمت من بنك الحيوانات المنوية في حديقة نزيهة ، في نيو جيرسي |
Mahkemenin adil ve tarafız olmasıyla ilgili bir sorun ortaya çıktı. | Open Subtitles | أثير قلق بأن المحكمة لن تكون عادلةً ولا نزيهة. |
Bu ülkedeki yargı süreci her zaman adil ve şeffaf olmuştur ve hep de öyle olacaktır. | Open Subtitles | العملية القضائية في هذا البلاد ستكون و ستبقى نزيهة و شّفافة. |
adil bir dövüşü kazanabileceğimi sanıyorum. | Open Subtitles | ولكنني أعتقد أنني أستطيع الفوز في معركة نزيهة |
Mahkemenin adil ve tarafız olmasıyla ilgili bir sorun ortaya çıktı. | Open Subtitles | أثير قلق بأن المحكمة لن تكون عادلةً ولا نزيهة. |
Evet çünkü sana karşı Dürüst olamıyor. | Open Subtitles | نعم, لانها لا تستطيع ان تكون نزيهة معك لماذا؟ |
Daima diğer parti üyeleriyle dayanışma içinde olmalı ve özel, Dürüst ve örnek bir hayata öncülük etmelidir. | Open Subtitles | التضامن الأخوي لا يمارس الجنس مع أعضاء آخرين من الحزب ويعيش حياة نزيهة ويكون مثالاً يحتذى به |
Dürüst olmak, numara yapmaktan iyidir, değil mi? | Open Subtitles | من الأفضل أن أكون نزيهة عن أن أتظاهر , صحيح ؟ |
Nazihah... | Open Subtitles | (نزيهة)، ذلك يعني "الصدق"، أليس كذلك؟ |
Amir veya eşi Nazihah'ın, yanlışlıkla ülke içi terör eylemine karıştıklarına inanılırsa eminim ki ülkeniz, korkunç bir yanlış anlaşılmayı önlemek için elinden geleni yapacaktır. | Open Subtitles | وأنا متأكّد أنّ بلدكَ ستبذل كلّ ما في وسعها لتجنب سوء الفهم الفظيع إذا كان (أمير) بطريقة أو بأخرى أو زوجته (نزيهة) ظُنّ بشكل خاطئ أنّهما متورّطان في عمل من أعمال الإرهاب المحلّي |
Peki ya Nazihah? Onu da kontrol ettiniz mi? | Open Subtitles | وماذا عن (نزيهة) هل تتفقّدونها أيضاً؟ |
Bu noktadan sonra senin temiz bir kampanya yürüterek kazanma şansın sıfır. | Open Subtitles | -فرصة الكسب و إدارة حملة نزيهة لا شيء بهذا المغزى . |
Jim Martin'in temiz bir kampanya yönettiğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن (جيم مارتن) يدير حملة نزيهة. |
Bu hikâyeyi ele alırken tarafsız bir gözlemci olmadığımı itiraf etmem gerek. | TED | وجب علي الاعتراف بأنني لم أكن محايدة أو هادئة أو نزيهة في تغطية القصة. |
Evet, Fair Lawn'da "Helal Yemek Restoranı"nın yakınında. | Open Subtitles | نعم ، لقد كان في حديقة نزيهة . بالقرب من مطعم " نوش كوشير " |