"نسبياً" - Translation from Arabic to Turkish

    • nispeten
        
    • oldukça
        
    • görece
        
    • kısmen
        
    • Göreceli olarak
        
    • diğerlerine göre
        
    • nisbeten
        
    Bu harita toplam büyüklük olarak nispeten küçük ve bu yüzden yine de katlanır harita olarak tutabileceğiniz ya da bir otobüs durağında makul ölçüdeki bir reklam alanında gösterebileceğiniz bir şey. TED الخريطة بشكل عام صغيرة نسبياً ليمكن حملها كخريطة قابلة للطي أو عرضها بحجم معقول في صندوق عرض في محطة الحافلات
    nispeten kısa bir sürede yazıp yayımlayabilmesi mümkün oldu. TED كانت لديه الامكانية للكتابة والنشر في وقت قصير نسبياً
    Çok şanslıyız, çünkü burada güneyde en ilginç maceralar ve inanılmaz deneyimlerle doldurabileceğimz nispeten boş bir kanvasımız olduğu için şanslıyız. TED ونحن محظوظون لأننا في الجنوب، لازلنا ننعم بمجال مفتوح نسبياً يمكننا ملأه بأعجب المغامرات والمشاعر المدهشة.
    Belki farkında değilsiniz ama şu anda oldukça nadir bir şeye bakıyorsunuz. TED من المحتمل أنك لا تدرك أنك الآن تنظر إلى شيء نادر نسبياً.
    Bir superbilgisayar bile görece daha zayıf bir bilgisayara sahip bir satranç şampiyonu tarafından yenilebilirdi. TED حتى الحاسوب العملاق تعرض للهزيمة من قبل الخبير الكبير الذي كان معه جهاز محمول ضعيف نسبياً.
    Sonraki bir kaç gün kısmen mutluyduk. Open Subtitles الأيام القليلة التي تلت كَانتْ سعيدة نسبياً
    İnsan bedeni et ve kemikten ibarettir, ki nispeten yoğunluğu bellidir. TED جسم الإنسان مكون من العظام و اللحم، التي تحتوي على الكثافة نسبياً.
    Ama dermal hücreler nispeten durağan olduklarından, boyanın büyük bölümü, kişinin yaşamı boyunca derinin derinliklerinde kalır. TED لكن بما أن الخلايا الجلدية مستقرة نسبياً فمعظم الحبر سيبقى عميقاً في الجلد طيلة عمر الشخص.
    Bunun bize gösterdiği şey, görünürde çok sayıda ihtimale sahip belirli şekiller, nispeten küçük bir setten de ortaya çıkabilirler. TED يوضح هذا لنا أن بعض الأنماط ذات التوقعات الفلكية ظاهرياً يمكن أن تنشأ من مجموعة صغيرة نسبياً.
    Hepimizi etkileyen önemli kararları nispeten az sayıda insan veriyor. TED قرارات عظيمة تؤثر بنا جميعاً تؤخذ بواسطة عدد قليل جداً نسبياً من الأشخاص.
    Su sıvısının ek bir avantajı var: Şöyle ki; nispeten ısıca sabit, yani ısıda geniş değişimlere karşı molekülleri koruyabileceği anlamına geliyor. TED للماء السائل فائدة إضافيّة وهي أنّه ثابت نسبياً في الحرارة، وهذا يعني أنّ بإمكانه عزل الجزيئات عندما يحصل تحوّلات كبيرة في الحرارة.
    Menisküs gibi nispeten basit yapıları zaten basabiliyoruz. TED وبمقدورنا كذلك طبــاعـة هياكل بسيطة نسبياً مثل تلك الغضاريف.
    İki farklı açıklamanın nasıl olası veya nispeten olası olduğunu bilmek istiyoruz. TED نريد أن نعرف كم هو مرجح، أو نسبياً كم هو مرجح، تفسيران مختلفان.
    Fakat atmosferin ötesindeki astronomik kaynaklara bakmak isteyen gökbilimciler için nispeten zorlayıcı. TED و لكنه يشكل تحدياً نسبياً للفلكيين الذين يودون النظر عبر الجو للمصادر الفلكية
    İkinci örneğim nispeten daha genç bir kitle için. TED الآن، مثالي الثاني هو لمجموعة أصغر نسبياً.
    Yine de, nispeten yalıtılmış bu girişimleri tamamlamak için yapılması gereken çok şey var. TED ومع ذلك ، لا يزال هناك الكثير الذي يتعين القيام به لاستكمال هذه المبادرات المنعزلة نسبياً.
    Bunları hala epey sıkça kullanıyoruz, çünkü çok sağlamlar ve yapıları da oldukça basit. TED ولانزال نستخدمها بكثرة ، لأنها متينةٌ جداً وهي آلات صغيرةٌ نسبياً.
    ve ayrıca yoğunluğunun oldukça düşük olduğunu biliyoruz. TED هذا الكوكب نعرف كثلته وحجمه وله كثافة منخفضة نسبياً
    Arada açık bir bağıntının olduğunu fark edeceksiniz. Yani bir kişinin görece yaşını oldukça iyi tahmin edebiliriz, TED وتلاحظون أنهما متطابقين بشكل كبير، وبالتالي يمكننا التنبؤ بشكل دقيق نسبياً بالسن النسبي للشخص.
    Hâlâ kısmen gençken buradan çıkabileceğimin umudunu verdi. Open Subtitles .تعطينى الأمل بالخروج من هذا المكان ، و أنا .شاب نسبياً
    Çiftleşmeye olan isteklilik Göreceli olarak açık bir mesajdır. Open Subtitles الرغبة في التزاوج هي رسالةٌ واضحة نسبياً.
    Ama dilim diğerlerine göre ilkeldi. Open Subtitles و لكن قدرتي على التكلم كانت نسبياً بدائيّة
    Başka bir yolu var, çünkü aslında, hayvansal ürünler yalnızca dokuların bir araya gelmesinden oluşuyor. Ve bugün yalnızca nisbeten basit dokulardan oluşmuş ürünler yetiştirmek için son derece karmaşık hayvanlar besliyor ve büyütüyoruz. TED هناك طريقة أخرى لأنه في الأساس هذه المنتجات الحيوانية مجرد مجموعات من الأنسجة والآن نحن نربي و نعتني بحيوانات بالغة التعقيد فقط لخلق منتجات تصنع من أنسجة بسيطة نسبياً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more